Examples of using "Wierzę" in a sentence and their turkish translations:
Buna inanmıyorum.
- Sana inanıyorum.
- Size inanıyorum.
Buna inanmıyorum!
Ona güveniyorum.
Ben onun hikayesine inanıyorum.
Ben Muhammed'e inanıyorum.
- Sana inanmıyorum.
- Ben size inanmıyorum.
Neden sana inanıyorum?
Ben ona inanıyorum.
ama ben yapabileceğinizi düşünüyorum.
Buna inanmıyorum.
Ben o hikayeye inanıyorum.
Sanırım hazırsın.
Tanrıya inanmıyorum.
Tesadüfe inanmıyorum.
Lanetlere inanmıyorum.
Kazanma yeteneğine güvenim var.
Artık ona inanmıyorum.
Bu hikâyeye inanıyorum.
Ben peri masallarına inanmıyorum.
Uzaylıların var olduğuna inanıyorum.
Kazanacağıma inanmıyorum.
Bunun bir kaza olduğuna inanmıyorum.
Ben, hayaletlerin var olduklarına inanmıyorum.
Ben şahsen haklı olduğuna inanıyorum.
Uzaylılara inanmıyorum.
- İnanmıyorum işte.
- Sadece buna inanmıyorum.
Bunun doğru olduğuna inanmıyorum.
Onun bir avukat olduğuna inanmıyorum.
- Onun dediğine inanırım.
- Onun söylediğine inanırım.
- Onun söylediği şeye inanırım.
Tom'un beni sevdiğine inanıyorum.
Hatalı olduğuma inanmıyorum.
Beni sevdiğine inanamıyorum.
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
Bazen seni tanıdığıma inanmıyorum.
Ben her şeyin iyi olacağına inanıyorum.
Aslında onu söylediğime inanamıyorum.
Tom'un itiraf ettiğine inanamıyorum.
Duyduğuma inanamıyorum.
Ne yapmak üzere olduğumuza inanamıyorum.
Tom'un beni hatırlamasına inanamıyorum.
Tom'un katil olduğuna inanmam.
Öldükten sonra tekrar canlanmaya kuvvetle inanıyorum.
Tom'un bana bunu yaptığına inanamıyorum.
Tom'un Mary'ye vuracağına inanamıyorum.
Onun tekrar olmasına izin vermeyeceğine güveniyorum.
Sadece sana inanmadığımı söylemek istedim.
Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.
Senin hakkında bilmiyorum ama Tom'a inanıyorum.
İnanan biriyim ve ölümden sonraki yaşama inanıyorum.
12 Haziran 1998'den beri Kylie Minogue'a inanırım.
Gerçekten bana aşık olduğuna inanamıyorum.
Öyleyse onu görmediğine inanamam.
Gözlerime inanamıyorum.
İnsanların onun hakkında söylediklerinin tek kelimesine inanmıyorum.
Benim kadar heyecanlı olmadığına inanamıyorum.
Gördüğüme inanamıyorum.
Onun olduğuna inanamıyorum.
Ben neredeyse onun hikayesi inanamıyorum.
Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.
Ne olduğuna inanamıyorum.
O işten vazgeçtiğine inanamıyorum.
Ben ve arkadaşlarımla kart oynamaktan hoşlanmadığına inanamıyorum.