Examples of using "Prosto" in a sentence and their turkish translations:
Dik oturun.
Doğru gitmeye devam et.
Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.
...hemen geri daldım.
Doğruca eve gidiyorum.
Doğruca eve git.
Gidecekleri yere doğru yöneldiler.
- Doğruca eve gittim.
- Doğrudan eve gittim.
O, okuldan sonra doğruca eve koştu.
Parmağımın ucuna.
Boynumdan soktu.
Bu cadde boyunca doğru git.
O benim yüzüme yalan söyledi.
Tom doğruca yatağa gitti.
Tom arabayla doğrudan eve gitti.
- Tom doğrudan eve geldi.
- Tom doğruca eve geldi.
Yavrular, antilopları korkutup kaçırıyor. Doğruca dişiye geliyorlar.
Halatla dümdüz bir şekilde mi inelim,
Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?
Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?
İşten sonra direkt eve giderim.
Tom doğruca eve gitti.
abonelik tutarını doğrudan çocuğun banka hesabına iade edelim.
Ve anlat bana öylece O gaip aşkını"
Sanırım doğruca Boston'a gitmeliyiz.
Basitçe ifade edeyim, erkekler kadınlara,
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- Pijamalı hasta yağız şoföre çabucak güvendi.
O zengin olmasına rağmen, oldukça basit giyinir.
- Lafı ağzında geveleme.
- Saçmalama.
- Bırak bu ayakları.
Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.
Bu caddede doğru git ve solda postaneye geleceksin.
Bu ağaç kabuğu hemen yandı. Çok yanıcı!
Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
Halatla dümdüz bir şekilde mi inelim, halat olmadan serbest şekilde mi aşağı inelim?
Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.