Examples of using "Parku" in a sentence and their turkish translations:
Onu parkta bulduk.
Parka gidin.
Parka giderim.
O, her sabah parkta yürür.
Parkta oynardık.
O bana parkı gösterdi.
Tom parka gitti.
Parktaki insanları görüyor musun?
O, her gün parkta koşar.
Öğle yemeğimi parkta yedim.
Ben parka doğru yürüdüm.
Anıt parkta kuruldu.
Bill sık sık parka gider.
O, parkta bir yürüyüş yaptı.
Okulumuz bir parka yakındır.
Parkta bir insan topluluğu vardı.
Kim parka gitmek istiyor?
Parkta kimse yoktu.
Parkta dolaşırken, bir yavru kuş buldum.
Babam parkta yürüyüş yapar.
Benim evim parka yakındır.
Onun eve parka yakındır.
Biz oynamak için parka gittik.
Eskiden yaptığımız gibi parkta yemek yiyelim.
Parkta oynayan bazı çocuklar vardı.
Her iki yolla da parka ulaşabilirsiniz.
Parkta bir hayvanat bahçesi var mı?
Üç çocuk parkta oynuyordu.
Sabah kahvaltısından önce köpeğini parka götürür.
Tom köpeğiyle parka gitti.
Kitabevi parkın yakınında.
Beyzbol oynamak için parka gittik.
Bir grup çocuk parkta oynuyorlardı.
Yaşlı adam parkta yürüyüş yapıyor.
Bu yol sizi parka götürecek.
Parka nasıl gidileceğini sana göstereceğim.
Annem beni parka götürdü.
Üç çocuk parkta oynuyor.
Pazar günü parkta tenis oynarım.
Tom hariç parkta kimseyi görmedim.
Tom bile parka gitmek istemedi.
Yumi tenis oynamak için parka gitti.
Etrafa bakalım ve parkta birilerinin olup olmadığını görelim.
Her sabah saat 6'da Central Park'ta çalışırım.
Bu öğleden sonra parkta yürüyüş yapacak.
Cumartesi günleri, genellikle bu parkta yürürüz.
Onlar parkta her öğleden sonra top oynarlar.
Tom, arkadaşlarından bazılarıyla parkta buluştu.
Parkta en az iki yüz ağaç bulunmaktadır.
Parkta oynayan bir grup çocuk vardı.
Benim dün parkta gördüğüm kesinlikle Tom'du.
Polisler park yakınında terk edilmiş bir arabada bir ceset buldu.
Parkta gördüğümüz adam Bay Hill'di.
Parktaki herkes sıcak hava balonuna baktı.
Geçen gün parkta kızla tanıştım ve onu tekrar gördüm.
Uyandığında kendini bir bankın üstünde uzanırken buldu.
Yalnızca altı kilometre batıda ama bu bizim için kolay olmayacak.