Translation of "Rano" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Rano" in a sentence and their turkish translations:

- Mamy pracę rano.
- Pracujemy rano.

Sabah işimiz var.

- Zobaczymy się rano.
- Do zobaczenia rano.
- Widzimy się rano.

Sabah görüşürüz.

- Co jadłeś rano?
- Co jadłaś rano?
- Co jedliście rano?

Sabahleyin ne yedin?

- Zobaczymy się rano.
- Do zobaczenia rano.

Sabahleyin görüşürüz.

Wstał rano.

O, sabah kalktı.

Medytował rano.

Sabahleyin meditasyon yapardı.

Wychodzę rano.

Sabahleyin giderim.

Wyszedłem rano.

Sabahleyin ayrıldım.

Porozmawiamy rano.

Sabahleyin konuşalım.

- Wziąłem prysznic dziś rano.
- Wzięłam dziś rano prysznic.

Bu sabah duş aldım.

Przyszedł wcześnie rano.

Sabah erkenden geldi.

Wstań wcześnie rano.

Sabah erken kalk.

Przyjdź jutro rano.

Yarın sabah gel.

Co robiłeś rano?

Bu sabah ne yaptın?

Rano mocno padało.

Sabahleyin şiddetli yağmur yağdı.

Tom pracuje rano.

Tom sabahleyin çalışır.

Nakarmiłeś psa rano?

Sen bu sabah köpeği besledin mi?

Słońce wschodzi rano.

Sabahleyin güneş doğar.

Ja pracuję rano.

Ben sabahları çalışırım.

Możemy porozmawiać rano.

Sabahleyin konuşabiliriz.

Wyruszamy jutro rano.

Yarın sabah ayrılacağız.

Tom wychodzi rano.

Tom sabahleyin ayrılıyor.

Rano robię ćwiczenia.

Sabahleyin egzersiz yaparım.

Zaczniemy jutro rano.

Yarın sabah başlayacağız.

Pójdę jutro rano.

Yarın sabah gideceğim.

Śniadanie mamy rano.

Sabahları kahvaltı ederiz.

Wyszła wcześnie rano.

O, sabah erken ayrıldı.

Posprzątaj pokój rano.

Sabahleyin odayı temizle.

Dowiemy się rano.

Sabahleyin öğreneceğiz.

Wychodzimy wcześnie rano.

Sabah erkenden ayrıldık.

- Spaceruje codziennie rano do parku.
- Co rano spaceruje do parku.

O, her sabah parkta yürür.

Bo szkoła jest rano,

Bunun sebebi okulun sabah olması

Lubię spacery, szczególnie rano.

Özellikle sabahları yürümeyi severim.

Jutro rano opuszczamy Japonię.

Biz yarın sabah Japonya'dan ayrılıyoruz.

Myję twarz codziennie rano.

Her sabah yüzümü yıkarım.

Ptaki śpiewają wcześnie rano.

Kuşlar sabah erken öterler.

Rano nie myję włosów.

Sabah saçımı yıkamam.

Starzec zmarł dzisiaj rano.

Yaşlı adam bu sabah vefat etti.

Rano powietrze jest chłodne.

Sabahleyin hava serin.

Teraz jest ósma rano.

Şimdi sabah saat sekiz.

Tom wyszedł wcześnie rano.

Tom sabah erken gitti.

Jest 7:50 rano.

Sabah 7:50.

Wolę kąpać się rano.

Ben sabah banyo yapmayı tercih ederim.

Golę się co rano.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

On zaspał dziś rano.

O, bu sabah uyuyakaldı.

Co robiłeś dziś rano?

Bu sabah ne yapıyordun?

Tom zwykle pływa rano.

Tom genellikle sabah yüzer.

Mieliśmy dziś rano śnieg.

Bu sabah karımız vardı.

Będę w domu rano.

Sabah evde olacağım.

Mamy rano cztery lekcje.

Sabah dört dersimiz var.

Słońce wschodzi wcześnie rano.

Güneş sabah erken doğar.

Rano muszę wypić kawę.

Sabah bir fincan kahve içmeliyim.

Powietrze jest świeże rano.

Hava sabah tazedir.

Do zobaczenia rano, Tom.

Sabahleyin görüşürüz, Tom.

Dzisiaj rano widziałem wiewiórkę.

Bu sabah bir sincap gördüm.

Piłem herbatę całe rano.

Bütün sabah çay içiyordum.

Wczoraj rano mocno padało.

Dün sabah şiddetli yağmur yağdı.

Bob robi rano śniadanie.

Bob sabahleyin kahvaltı hazırlar.

Uczyła się angielskiego rano.

Sabahleyin İngilizce çalıştı.

Codziennie rano piję kawę.

Sabahları her zaman bir fincan kahve içerim.

Rano było bardzo chłodno.

Sabahleyin hava çok soğuktu.

Mają cztery lekcje rano.

Onların sabahleyin dört dersi var.

Król poszedł rano na polowanie.

Kral bu sabah ava gitti.

Kura zniosła jajko dziś rano.

Tavuk bu sabah bir yumurta yumurtladı.

Moja matka wstaje wcześnie rano.

Annem erken kalkar.

Wstań jutro o siódmej rano.

Yarın sabah yedide kalk.

Ona bierze prysznic co rano.

O her sabah duş alır.

Teraz jest godzina ósma rano.

Şu an saat öğleden önce 08.00.

Moje ucho krwawiło dzisiaj rano.

Bu sabah kulağım kanıyordu.

Jutro rano wyjeżdżam do Londynu.

Yarın sabah Londra'ya gidiyorum.

Wyszedłem na zewnątrz wcześnie rano.

Bu sabah dışarı erken çıktım.

Dzisiaj rano jest bardzo zimno.

Bu sabah hava çok soğuk.

Przyleciałem na Naritę dziś rano.

Bu sabah Narita havaalanına vardım.

Moja mama wstaje wcześnie rano.

Annem her sabah erken kalkar.

Ona kąpie się codziennie rano.

O, her sabah banyo yapar.

Robię to każdej niedzieli rano.

Her Pazar sabahı onu yaparım.

Dzisiaj rano było bardzo zimno.

- Bu sabah hava çok soğuktu.
- Bu sabah çok soğuktu.

Dostałem wiadomość dopiero dziś rano.

Mesajı daha bu sabah aldım.

Tomasz zawsze rano pije herbatę.

Tom sabahleyin her zaman çay içer.

Tom wrócił w poniedziałek rano.

Tom Pazartesi sabahı geri döndü.

Zadzwoniłam do niego dziś rano.

Onu bu sabah aradım.

Czy jest jakiś lot rano?

Sabah bir uçuş var mı?

Proszę, zadzwoń rano po taksówkę.

Sabah bir taksi çağırın, lütfen.

Od teraz uczmy się rano.

Şu andan itibaren sabahleyin çalışalım.

Tom nienawidzi wstawania wcześnie rano.

Tom sabah erken kalkmaktan nefret eder.

Zapomniałeś wynieść śmieci dziś rano.

Bu sabah çöpü çıkarmayı unuttun.

Modlili się rano i wieczorem.

Onlar sabah ve akşam dua etti.

Tom był tu dziś rano.

Tom bu sabah buradaydı.

Ile wody wypiłeś dziś rano?

Bu sabah ne kadar su içtin?

Jutro rano mam rozmowę kwalifikacyjną.

Yarın sabah bir iş görüşmem var.

Jutro rano musisz wstać wcześnie.

Yarın sabah erken kalkmak zorunda kalacaksın.

Poszedłem na spacer wcześnie rano.

Sabah erkenden yürüyüşe çıktım.

Roosevelt poszedł rano do kościoła.

Roosevelt sabah kiliseye gitti.

Zawsze wypijam rano dwie kawy.

Ben sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.

Zwykle wstaję o 6 rano.

Ben genellikle saat 6:00 da kalkarım.

Ona czesze jej włosy rano.

O sabahleyin saçını tarar.