Translation of "알고" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "알고" in a sentence and their turkish translations:

우리도 알고 있죠.

Bunu biliyoruz.

스펠링을 알고 있다면 말이죠.

Tabii heceleyebilirseniz.

하지만 이미 알고 있습니다.

Fakat siz bunu zaten biliyorsunuz.

우리는 모두 알고 있습니다.

Bunu hepiniz biliyorsunuz.

어떻게 들리는지 잘 알고 있습니다.

Nasıl olacağı konusunda şüphem yok.

아마 알고 계실 수도 있지만

Tahmin edebileceğiniz gibi,

완전히 잘못 알고 있는 거죠.

Ama bu, son derece yanlış.

수영하는 법을 이미 알고 있었지만

Yüzmeyi bilmeme rağmen

왜 그토록 인상적인지 알고 싶었죠.

hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.

하지만 전 이것도 알고 있어요.

Şunu da biliyorum;

‎그것이 사냥 기회임을 알고 있죠

Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.

약간 기계적인 소리였어요. 알고 있죠?

biraz mekanik ses verdiğini biliyorsun.

어릴 때부터 알고 지낸 친구

bir çocukluk arkadaşımı,

제 이름을 발음하는 법을 알고

Adımın nasıl telaffuz edildiğini,

왜 그런지에 대해 알고 싶었어요.

Nedenini anlamaya çalıştım,

협곡 아래로 내려간다는 걸 알고 계시나요?

sadece %1'inin merkeze indiğini biliyor muydunuz?

고통이 삶의 일부임을 잘 알고 있죠.

Acı çekmenin hayatın bir parçası olduğunu bilirler.

우리가 아기였을 때부터 알고 있던 것이니까요.

Bebekliğimizden beri biliyoruz.

알면 알수록, 더 알고 싶어지는 학문이죠.

Ne kadar çok bilirseniz, o kadar çok öğrenmek istersiniz.

우리는 바다에 대해 얼마나 알고 있을까요?

Okyanuslar hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

저희 모두 이 속담을 알고 있어요.

Hepimiz şu deyişi biliyoruz:

저에게 일어난 일을 알고 싶어한다는 것이었습니다.

Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

가짜 지평선이 많습니다 가까워지는 줄 알고

Çok fazla yanlış ufuk görüyorum ve yaklaştığımızı sanıyorum.

하지만 전 알아야 했어요. 알고 싶었어요.

Ama bilmem gerekiyordu. Bilmek istiyordum.

우리는 이 입자가 무엇인지 알고 싶었습니다.

Bunun ne tür bir parçacık olduğunu bilmek istiyoruz.

‎저라는 대상이 ‎위험하지 않은 걸 알고

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

‎거미불가사리가 ‎먹이를 훔쳐 가는 걸 알고

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

이 세계에 무슨 일이 벌어지는지도 알고 있습니다.

hâlâ dünyada olanlardan haberdarım

우리 모두는 공룡이 어떻게 멸종되었는지 알고 있습니다.

Dinozorların nasıl öldüklerini duyduk.

큰 변화가 일어난다는 걸 알고 있었던 것이죠.

çok büyük bir değişime yol açmıştı.

과연 우리는 바다에 대해 얼마나 알고 있을까?

Okyanuslarımız hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

전 그 메시지가 얼마나 강한지 알고 있습니다.

Bu mesajın ne kadar kuvvetli olduğunu biliyordum.

우리는 그 이전부터 그런 상황을 알고 있었죠.

Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.

우리 모두 이 놀라운 수치를 알고 있지요.

Hepimiz dehşet verici rakamları biliyoruz.

좋은게 어떤 것인지 잘 알고 있다고 생각했죠.

Tüm kalbimle neyin iyi olduğuna yürekten inanıyordum.

종종 영어가 외국어라는 걸 잘 알고 있습니다.

ve İngilizce genellikle ikinci dilleri.

이 과정을 우린 탄소 격리라고 알고 있습니다.

tarafından tutuluyor.

전 다양성이 인종보다 더 중요하다는 걸 알고

Artık şunun farkındayım; çeşitlilik, ırktan daha üstün

중국 정부가 이렇게 부른다는 것만 알고 있었죠

“Çin hükümeti ona böyle diyor.”

그들은 배움을 위해 노력해야 한다는 걸 알고,

Öğrenmek için çaba sarf etmeyi

그 시대의 모든 유명 인사를 알고 있었어요.

Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu.

그리고 우리는 어떻게 정보가 전세계로 전송되는지 알고 싶습니다.

Biz de bilginin gezegen çapında nasıl iletildiğini anlamak istiyoruz.

저는 왜 그런 결정을 내려야만 했는지 알고 있고

Aldığım kararları neden verdiğimi biliyorum

대기 오염에 대해 공부를 해야한다는 사실을 알고 있었습니다.

hava kirliliği hakkında bir şeyler öğrenmem gerektiğini biliyordum.

이들은 본인들이 뭘 하고 있는지 알고 있었던 거죠.

Demem o ki bu insanlar ne yaptığını biliyor.

여러분은 저에 대해 이미 두 가지를 알고 있죠.

Benim hakkımda şimdiden iki şey biliyorsunuz:

지뢰밭을 헤매는 것같이 느껴짐을 저 는 알고 있습니다.

bir mayın tarlasından geçmek gibi hissettirdiğini biliyorum.

우리가 알고 싶은 가장 중요한 하나는 대양의 표면입니다.

Anlamak istediğiniz önemli şeylerden biri yüzey,

다른 사람을 바꿀 순 없다는 걸 알고 있었어요.

Diğerlerini değiştiremeyeceğimi biliyordum.

모두가 알고 있듯이, 9/11은 충격과 슬픔을 안겨주었죠.

Bildiğimiz üzere, 11 Eylül çok fazla şok ve acıya neden oldu.

내가 모든 것을 알고 싶었던 것은 당신이라는 것을

Sanırım hep tanımak istediğim sendin.

압력을 받으면 어덯게 깨어지는가에 대해 잘 알고 있습니다.

stres altında nasıl kırıldığını çok iyi biliyorlar.

‎문어도 꿈을 꾼다면 ‎어떤 꿈을 꾸는지 알고 싶었죠

Rüya görüyor mu? Eğer görüyorsa ne görüyor?

대부분 우리가 몇십 년 간 이미 알고 있던 것들,

Çoğunlukla iki hapı bir tanede birleştirmek gibi

우리는 지구보다 다른 행성에 대해 더 많이 알고 있습니다.

Diğer gezegenler hakkında kendi gezegenimizden daha fazla şey biliyoruz

그래서 저는 축구가 왜 재밌고 사람들을 사로잡는지 알고 있습니다.

yani futbolun neden bu kadar eğlenceli ve ilgi çekici olduğunu iyi biliyorum.

저는 어떻게 한계없는 역랑을 가질 수 있는지 알고 싶었습니다.

Sınırsız potansiyelimize nasıl erişebileceğimizi bilmek istedim.

우리는 형사 사건 마지막에 보석금을 돌려준다는 걸 알고 있었고

Kefalet parasının bir ceza davası sonunda geldiğini biliyorduk,

‎이들은 밤이 되면 먹이 찾기가 ‎쉽다는 걸 알고 있습니다

Hava kararınca kapkaçın daha kolay olduğunu biliyorlar.

미래 해수면의 상승 수준이 어떨지에 대해서는 잘 알고 있지만

Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi

하지만 자전거를 타는 사람이면 질문에 대한 답을 이미 알고 있죠.

Fakat eğer bisiklet sürebiliyorsanız yanıtları zaten biliyorsunuz.

알을 날로 먹어서 그래요 좋은 생각이 아니란 걸 알고 있었어요

O çiğ yumurtayı yediğim için. Bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordum.

저는 이런 방법들이 상황을 피하는데 도움이 된다는 걸 알고 있었고

ve her iki seçeneğin de beni bu durumdan kurtarabileceğini bilsem de

3분의 1 지점 위로는 대리석 색깔이 다르다는 걸 알고 있었지만

ve yukarılara doğru mermerin rengindeki değişimin farkındaydım.

CA: 리드, 저는 당신의 또 다른 열정에 대해 알고 싶어요.

CA: Reed, bir başka tutkundan bahsetmek istiyorum.

홍역은 우리가 알고 있는 가장 전염성이 강한 질병 중 하나입니다.

Kızamık bildiğimiz en bulaşıcı hastalıklardan biridir.

나도 알고 다들 아는 사실인데 왜 굳이 질질 끌고 있지?

Ben biliyorum, onlar biliyor. Bunu niye gereksiz yere uzatayım?

‎가장 상징적인 동물에 대해 ‎우리가 알고 있던 바는 ‎이미 재정의되고 있습니다

En ikonik bazı yaratıklar hakkında bildiklerimiz şimdiden baştan tanımlanıyor.

그러나 저는 고통을 위한 장소가 있을 때 어떠한 일이 일어나는지 알고 있습니다.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

오랑우탄은 사냥법과 지배법을 정확히 알고 있어요 하고 싶은 대로 얼마든 할 수 있죠

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.