Translation of "있지만" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "있지만" in a sentence and their turkish translations:

공상과학소설에서 나올수는 있지만,

Bilim kurgunun tasvir ettikleri şöyle dursun,

세상에는 다양한 식단이 있지만,

Pek çok beslenme şekli var,

장애물로 막힐 수 있지만

engellerle dolu olabilir,

코뿔소는 위험할 수 있지만

Gergedanlar tehlikeli olabilir,

‎380,000km 이상 떨어져 있지만

380.000 kilometre ötede dahi olsa...

제가 개발해 놓은 과정이 있지만

Hatta geliştirdiğim müfredat var,

아마 알고 계실 수도 있지만

Tahmin edebileceğiniz gibi,

불가능해 보이는 문제에 직면해 있지만

İmkânsız gibi görünen bir yarışın eşiğinde

어떤 이들에겐 흥미로울 수도 있지만

Şimdi bu bazılarınıza ilginç gelebilir,

‎그물을 탈출하는 물고기가 ‎더러 있지만

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

"음, 바나나."라고 생각할 수도 있지만,

Sonra da düşünüyoruz, "Hım, muzlar."

우리 모두 내면에 이기심과 탐욕이 있지만

Elbette hepimizin içinde bir miktar bencillik ve açgözlülük var

하수처리장를 통해 극세사가 걸러질 수도 있지만

Buradan, mikrofiberler kirli su arıtma tesislerine gidebilir, ancak...

많은 서로 다른 종류의 LED가 사용되고 있지만

Ve birçok farklı LED türü bulunmakta.

"더 나쁠 수도 있지만 그래도 난 백인이니까."

"Daha kötü olabilirdi. En azından beyazım."

어떤 식물성 에스트로겐은 암 발생과 연관이 있지만,

Bazı fitoöstrojenlerin, olası bir kanser riski taşıdığı düşünülüyor,

해가 보이면 어디로 움직이는지 볼 수 있지만

Güneşi görebilseydim gittiği yönü de görürdüm

그가 지나친 발언을 한 것처럼 들릴 수도 있지만,

Aşırı dramatik olmuş gibi gelebilir.

해저 약광층의 생명체들은 지구의 기후와도 밀접한 관련이 있지만

ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.

‎박쥐들은 빠른 장거리 비행에 ‎특화되어 있지만 ‎곡예비행은 젬병입니다

Bu yarasalar hızlı ve uzun mesafe uçmaya alışık... ...havada cambazlığa değil.

극자외선은 확실히 이들을 뚫고 들어가 죽일 수 있지만

uzak-UVC onlara kesinlikle ulaşabilir ve onları öldürebilir

우리 목표는 사람들을 이러한 프로그램의 대해 교육시키는 것도 있지만,

Amacımız hem insanları bu program hakkında eğitmek

‎퓨마는 밤에도 볼 수 있지만 ‎과나코는 거의 보지 못합니다

Dişi puma görebiliyor. Guanako ise neredeyse kör.

우리 뇌는 심오한 질문을 던질 수 있는 능력이 있지만

Beynimiz, böyle zor soruları sorabilecek kadar güçlü

미래 해수면의 상승 수준이 어떨지에 대해서는 잘 알고 있지만

Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi

거대한 복합 기업체를 뜻해. 대우처럼 이미 망한 곳도 있지만

desteklenen büyük holdinglerdir. Çoktan feshedilmiş DAEWOO gibileri kendi

대부분의 건조기에는 보풀 거름망이 있지만 일반적으로 세탁기에는 필터가 없습니다

Çoğu kurutucuda tiftiği tutmak için bir mekanizma bulunuyor, ancak çamaşır makinelerinde tipik olarak bir filtre yok.

전문가들은 왕지네가 공격적일 수는 있지만 인간을 먹이로 보지는 않는다고 합니다

Agresif olmasına rağmen, uzmanlara göre bu sürüngen katil insanları av olarak görmez.

지금, 이 결과는 TechCrunch에서 출시되는 스타트업들 사이에서 꽤 설득력이 있지만

Bu sonuçlar TechCrunch'ta yer alan start-up'lar için oldukça ilgi uyandırıcı.

몇몇 길은 있지만 빈 공간이 많은 것을 볼 수 있습니다.

sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

데이나는 서쪽으로 불과 6km 떨어져 있지만 공원 산책하듯이 갈 수는 없습니다

Yalnızca altı kilometre batıda ama bu bizim için kolay olmayacak.

사막 어디로든 갈 수 있지만 어느 쪽으로 갈지 결정을 내려야 합니다

Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.

우리는 발명을 할 순 있지만 발명한 걸 없던 걸로 할 순 없습니다.

İcat edebiliyoruz ama geri bozamıyoruz.

현재 오크 파크는 누구나 갈 수 있고 저 역시 방문한 적이 있지만

Bugün, Oak Park'ın arazisinde benim gibi yürüyebilirsiniz