Examples of using "불안을" in a sentence and their turkish translations:
İnsanı ürküten seslerin...
anksiyetelerinin olmadığını gördük.
Muhtemelen bu endişelenmenize neden olacak
Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.
Bu, Türkiye'nin daha liberal(solcu) kesimlerinde huzursuzluk yarattı.