Translation of "보고" in Turkish

1.064 sec.

Examples of using "보고" in a sentence and their turkish translations:

밟아 보고, 무게를 실어 보고 발을 옮기는 거죠

Deneyerek, ölçerek, emin olarak.

넋을 읽고 보고, 보고 싶은 만큼 다 보도록 하고

tadını çıkar, istediği kadar baksın

우리 자녀들이 보고 있습니다.

Çocuklarımız bunu görebiliyor.

곤충들이 빛을 보고 날아들도록

Yapılacak en iyi şeyin bu ışığı açık bırakmak ve tüm böceklerin

새로운 걸 보고 싶겠죠.

farklı şeyler denemek istersin.

데이비드가 절 보고 말했죠.

David bana baktı ve şöyle dedi:

지금 보고 있는 모든 것은

Şimdi gördüğümüz her şey

좀 더 포괄적으로 보고 싶었습니다.

ama biz buna daha geniş bir pencereden bakmak istedik.

여러 가지를 경험해 보고 있어요.

daha çok bütün hissetmekle alakalı.

가운데 인물을 보고 이렇게 말했죠.

Merkez karaktere baktı

잘 보고 이해할 시간을 갖도록요.

bunu anlamalarına izin vermeliydim.

바로 우리가 보고 있는 것입니다.

ve şu an gördüğümüz de bu.

만년설이 녹는 것을 보고 있노라면

Buzulların eridiğini izledikçe

여러분이 뉴스를 보고 분노를 느낀다면

Haberleri izlediğinizde sinirleniyorsanız

아무도 자신을 보고 있지 않고

kimsenin sizi izlemediği

대부분의 사람들은 아이디어를 보고 판단합니다.

Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.

‎더듬더듬 만져 보고 맛도 보더군요

Dokundu, hissetti, tadına baktı.

경기력만 보고 선수를 뽑지 않습니다.

insanları aradığını biliyor muydunuz?

냄비를 보고 있으면 안 끓는다고 하던가요?

Ne demişler? İzlenen tencere asla kaynamaz.

순간적으로 한번 슬쩍 보고 알았다고 생각하지만

Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız

시장에 있는 37%를 반드시 보고

pazarda olan evlerin yüzde 37'sine bakmalı

빚을 진 채, 앞만 보고 매진하였고

Hayallerini gerçeğe dönüştürerek ilerlediler.

많은 일을 보고 겪었고, 지금도 기억합니다.

Her şeyi gördüm ve biliyorum.

물론 제 정치적 적들은 저를 보고 웃었죠.

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

하지만 그 결과를 보고 우리는 놀라게 되죠.

Bir şeyleri şaşırtıcı yöntemlerle kullanır halde buluyoruz.

따라서 지구 반대편에서 우리를 보고 있는 사람도

Dünyanın diğer yanından bize bakan insan

사람들은 자신을 되돌아 보고 내면으로 들어가 볼

kişiye iç gözlemini yapma imkanı veriyor,

크기를 더 정확하게 나타내는 지도를 보고 싶다면,

Daha doğru bir şekilde boyut görüntüleyen bir harita görmek isterseniz

다른 이들은 그저 월급을 보고 일했던 겁니다.

Diğerleri sadece maaş için çalıştılar.

끔찍하고 인생을 뒤바꾸고 파괴할 수도 있는 사건을 보고

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

여러분은 이미 미래에 대한 신호를 보고 있는 겁니다.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

어디서 뭘 보고 있는지에 대한 이해를 재구성해 줍니다.

ve nerede olduğumuz ve ne gördüğümüze dair anlayışımızı da yeniden şekillendiriyor.

또 다른 때는 사람들은 강렬한 쇼를 보고 싶어해요.

Başka zaman da insanlar yoğun dolu dolu filmler izlemek ister.

우리는 지금 이산화탄소 레벨이 치솟는 것을 보고 있습니다.

Karbondioksit seviyesinde yükselme görüyoruz,

여기 두 개의 우주들을 나란히 놓고 보고 계신데요.

Burada, yan yana duran iki evrene bakıyoruz.

곰을 보고 뛰어서 도망가는 것이 좋은 생각이 아닐지라도 말이에요.

Yine de bir ayı gördüğünüzde koşmaya başlamak iyi bir fikir olmayabilir.

벽에 붙어 있던 그 지도를 보고 제 의견을 말했고

Duvardaki grafiklerle etkileşime girmek için gönüllü oldum

현재의 테크놀로지 속에서도 우리는 이미 이 사실을 보고 있죠.

Bunu bugün kullandığımız teknolojide zaten gördük ve anladık.

한 걸음 뒤로 떨어져서 더 큰 그림을 보고 싶었습니다.

ve bir adım geriye gidip büyük resme bakmak

만약 다른 방법들을 시도해 보고 싶다면 '에피소드 다시 보기'를 선택하세요

Başka ne gibi zorluklar olduğunu görmek ve bunları denemek isterseniz "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

투명한 병 속에 넣습니다 온갖 벌레가 빛을 보고 날아들 겁니다

ve onu bu şeffaf şişenin içine koyabilirim. Tüm böcekler ışığa doğru uçacaktır.

타란툴라를 잡으려면 어떤 방법을 써야 할까요? 곤충들이 빛을 보고 날아들도록

Onun yakalamak için hangi yaklaşımı kullanmalıyız? Yapılacak en iyi şeyin, ışıkla birlikte bunu bırakıp

그냥 쉬면서 "파티셰를 잡아라!" 같은 쇼를 보고 싶을 때도 있죠.

Bazen rahatlamak ve "Nailed It" gibi bir program izlemek istersin.

아마 여러분은 예전 저장고 흔적을 따라 보고 걷게 되실 겁니다.

o deponun kalıntıları içinden geçmek zorundasınız,

그런 다음 그 광고들을 당신이 보고 싶은 것 앞에 배치합니다.

Sonra onlar da bu reklamları izlemeyi sevdiğiniz şeylerin önüne koymak için ödeme yaparlar.

어떤 작품을 좋아한다고 해서 매일 밤 같은 걸 보고 싶진 않잖아요.

Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi izlemek istemezsin,

그 친구 주위에서 일어나는 법칙들이며, 그런 법칙들을 친구도 보고 싶은 겁니다.

Ekmeği atıp kendi deneyebilir.

그러나 전문가들은 그 숫자를 훨씬 낮은 약 300만 명으로 보고 있습니다

Ancak uzmanlar çok daha düşük, sadece 3 milyon insanın katılımını ortaya koyuyor

두 지점을 이은 선이 나침반을 보고 정확히 따라갈 각도를 보여주도록 디자인 되었습니다.

Haritadaki iki nokta arasında çizilen bir çizginin, bu noktalar arasında gezinmek için

‎도시의 불빛이 ‎밤하늘을 압도하면서 ‎동물들은 더 이상 별을 보고 ‎방향을 읽을 수 없게 됐습니다

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.