Translation of "결국" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "결국" in a sentence and their turkish translations:

결국 대성공이었죠.

Bu, büyük bir başarıydı.

결국 승마를 배웠습니다.

Ben de öyle yaptım.

결국 그러진 못했어요.

Fakat asla dönmedik.

‎그러다 보면 결국

Ve nihayetinde...

이는 결국 우리의 책임입니다.

Sonuçta bu bizim sorumluluğumuz.

결국 중국 시장은 거대해집니다.

Ve son olarak Çin pazara devasa.

공기업은 결국 공장을 철거했고,

Kamu hizmeti veren şirket en sonunda yıktı,

결국, 그건 해결책도 아니고,

müşterilerim talep etse dahi

결국 그것은 우리에게 도달합니다

Sonunda, bize ulaşır.

결국 인간관계가 무너질 수도 있습니다.

ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilir.

결국 세금으로 그들의 임금이 지급되니까

Çünkü onların maaşlarını, vergilerimizle ödüyoruz.

그래서 결국 결과를 망치게 되죠.

Sonuç olarak da batırırız.

걱정말아요. 결국 다 잘 될거야."

Merak etme, sonunda her şey iyileşir."

건축은 결국 건물을 만들어내는 예술이니까요.

çünkü mimari en nihayetinde inşa etme sanatıdır.

그리고 이기적인 거인이 결국 담벼락을 허물고

Bencil devi, duvarı nasıl en sonunda yıktığını

결국 이건 모두 저희가 책임져야 해요.

Günün sonunda bu sorumlulukların tümü bize ait.

결국 수면 부족은 남성의 성 건강을

Yani az uyku, bir erkeği bu önemli sağlık açısından

결국 성을 비하하는 결과를 낳고 맙니다.

Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek.

결국 이 지구 전체가 고통받게 됩니다.

tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.

하지만 결국 이것은 폭력적인 쿠데타가 아니었습니다.

Ama sonunda, çok şiddetli bir darbe değildi.

결국, 그 지역 초등학교의 교장이 되셨지요.

ve yerel bir ilkokulda müdürlüğe yükseldi.

심지어 결국 게이가 되는 아이들에게서도 말이죠.

hatta daha sonra eşcinsel olduğunu anlayan çocuklar tarafından bile.

결국, 당신은 존재하지 않는 것과 같다."

Hatta var olmayabilirsiniz."

그런데 결국 디즈니사와 계약을 하게 됐고

İsteğim Disney'de geliştirme anlaşmasıyla neticelendi.

사우디아라비아는 결국 군대를 보내 소요를 잠재웠다.

Suudlar da rejim karşıtı gösterilerin bastırılması için Bahreyn'e askeri birlikler gönderdi.

결국 그들은 드레퓌스의 필적을 메모의 것과 비교하여

Dreyfus'un el yazısını kâğıttakiyle karşılaştırdılar

결국 그해 여름에 저희는 벽을 다 칠했어요.

Ama o yaz duvarları boyadık.

결국 위챗이나 웨이보와 같은 훌륭한 중국 상품들이

Sonuç olarak da Çin'in WeChat ve Weibo gibi ürünleri,

그렇다면 결국 저는 좋은 사람이 아니었다는 거네요?

Ya geçmişte iyi biri olamamışsam?

또는 비키가 결국 게이인 것으로 판명되는 것으로요.

veya Vicky'nin eşcinsel olması bir tesadüf değildi.

그리고 다이버는 결국 다리를 잃게 된다는 이야기지요.

Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken

하지만 결국 전문 대학에 갈 수 있었고

Ama nihayetinde devlet üniversitesine giderek

나폴레옹은 알렉산드르가 결국 협상할 것이라 자신하며 기다렸다.

Napolyon, Rus İmparatorun barış için masaya oturacağından emindi

결국 우리의 가장 위대한 자산에 투자할 수 있습니다.

Sonunda en büyük varlığımıza yatırım yapabiliriz.

결국 본인과 가족들을 위해 장애수당을 받을 수 있었습니다.

Kendisi ve ailesi için engelleri vardı.

마크 폴락: 결국 저는 제 정체성을 다시 찾았습니다.

Mark Pollock: Aslında, kimliğimi yeniden kurmayı başardım.

최종 결과는 결국 하려던 것을 실수하고 망치게 되죠.

Sonuç da hüsran olur.

‎결국 새끼 네 마리가 전부 ‎무방비 상태가 됩니다

Bu durumda tüm yavrular tehlikeye açık.

결국 정부조직이 너무나 많은 상호 견제와 균형으로 이뤄져서

Bu sistem nihayetinde erkler ayrılığını öyle oturtmuştu ki sistemde

그의 포퓰리즘적인 메시지는 빈곤층에게 전달되어 결국 권력을 잡았습니다

Bu çoğulcu mesajı ülkenin fakir kesiminden yankı getirdi ve nihayetinde iktidara geldi

결국 저는 그 분과 5분 정도 대화를 하게 되었죠.

Bu adamla konuşmayı yaklaşık beş dakikada bitirdim.

결국 그 전염병은 커져서 만천 여명 이상의 목숨을 빼앗아갔죠.

salgın kontrolden çıkarak 11 binden fazla kişiyi öldürdü.

이 기기를 소형화한다면 결국 가정에서도 쓸 수 있을 것입니다.

Ama sonunda birleşerek evinizde olabilecek kadar küçük olanlara küçülecek,

저는 그냥 인간일 뿐이죠 결국 죽을 수 밖에 없습니다

"Ben de ölümlü biriyim her an ölebilirim."

결국 그 동작을 통해 가장 어려웠던 등반을 마무리 할 수 있었습니다.

ve bu en zorlu tırmanışın sonu oldu.

그러나 결국 엘 카피탄을 향해 제 자신을 시험해보고 싶다고 생각하게 되었습니다.

Ama sonunda El Cap'e karşı kendimi denemeyi kabul ettim.