Translation of "‎그런" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "‎그런" in a sentence and their turkish translations:

그런 이유로

Bunlar, 2016 yılının

쿠바가 그런 나라인데,

O ülkelerden biri ise Küba.

어필할 그런 것입니다.

politik fay hatlarını geçebilmeli.

그런 연습을 통해서

Çünkü böyle yaparak

그런 것들에 어떻게 반응하느냐이죠.

mutlu olup olmayacağımızı kararlaştırır.

그런 면에서의 투자가 불충분했기에

Ülkelerin halk sağlığı alanındaki temel kapasitelerini

우리는 그런 능력이 없습니다.

Henüz bu yetiye sahip değiliz.

그런 일은 일어나지 않았습니다.

hiçbiri olmadı.

다람쥐 먹이라거나 그런 거요

Sincap cevizi gibi bir şeyler falan da olur.

너 어떻게 그런 걸

"Bunu nasıl yapıyorsun?

어떻게 그런 소리를 만드니?

Bu sesleri nasıl çıkarıyorsun?"

저는 그런 세상을 꿈꿉니다.

coğrafya derslerinde

그런 걸 자주 접하죠.

ve böyle şeyleri fark ederim.

그런 후에, 말씀하신대로 2011년에

Sonra da söylediğin gibi 2011'de,

왜 그런 위험을 감수하셨나요?

Bunu neden riske attınız?

아멜리아 리베라가 그런 사례인데요.

Mesela Amelia Rivera konusunda olduğu gibi,

어떻게 그런 일이 가능할까요?

Bu nasıl mümkün olabilir?

물론 그런 사람들은 있죠.

ve belli ki böyle kişiler var --

단지 몇개의 그런 패턴들이

ve az sayıda model size

저만 그런 게 아니었어요.

Ve yalnız değildim.

그런 세상에 살고 싶지 않아요.

Bu, içinde yaşamak istediğim bir dünya değil.

저도 그런 이야기를 많이 썼어요.

Bende bu hikâyelerden çok var.

석유 탐사가들만 그런 것이 아니었습니다.

Doğru şeyi yapanlar sadece sondajcılar değildi.

그런 다음 내려가자고요 자, 준비됐습니다

Daha sonra bunu yapacağız. Pekâlâ, hazırız.

그런 느낌이 몇 달은 지속되었어요.

ve bu his aylarca benimle kaldı.

보기를 원하는 그런 비현실적인 기대는

temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

그런 표가 무슨 소용이 있나요.

Hesap tabloları tembeldir.

그러나 그런 일은 일어나지 않았죠.

Ama olan bu değildi.

그런 생각을 그만하게 해줘야 합니다.

ve sizin de bu algıyı kırmanız lazım.

이미 부탄에서는 그런 시도를 했습니다.

Bunu Bhutan'da denedik.

그런 사람을 찾을 수는 없습니다.

ve onu bulamıyorlar.

하지만 그런 일은 또 없었습니다.

Ama sonuç olarak tekrar yapmadık.

하지만 그런 식으로는 안 됩니다.

Ama, işler o şekilde yürümüyor.

‎그런 다음 ‎또 가지러 가죠

Sonra göreve devam.

‎이 암컷만 그런 게 아닙니다

Yalnız da değil.

누구나 그런 친구 하나쯤 있죠.

Bilirsiniz her insanın

‎그런 다음에는 문어처럼 ‎생각해야 했죠

Ve sonra ahtapot gibi düşünmeye başlaman gerekiyor.

만약, 그런 방법이 아니어도 된다면?

Ya bu şekilde olmak zorunda değilse?

한 번도 그런 적이 없죠

Hiç olmadı.

그런 걸 왜 입는진 모르겠지만

Yani bir nedenden ötürü tuttuğunuz bir şey.

하지만 모든 문화가 그런 것은 아닙니다.

Fakat bütün kültürler öyle değil.

기후 위기는 그런 식으로 돌아가지 않습니다.

Kriz bu şekilde işlemez.

지금은 그런 생각에서 벗어나고 있는 중입니다.

Halâ bu ilk izlenimimden kurtulmaya çalıştığımı düşünüyorum şimdi.

그런 생각을 하는 저 자신을 발견했습니다

beyazlık bir hikaye."

불만족의 힘이 그런 식으로 작동하지도 않고요.

Memnuniyetsizliğin gücü bu şekilde çalışmıyor.

그런 기분이 든다니 실제로 증명하고 싶었습니다.

Bunu gerçekten doğrulamak istiyorum, çünkü olan bu.

그런 다음 낙하산 줄을 로프에 묶어요

Sonra paraşüt ipini tırmanış halatına bağlıyoruz.

다시 사람들을 존중하는 그런 지침서가 필요해요.

Tekrar insanlara önem veren

그런 다음, 그 사람들의 유전자 활동을

Sonra da gen aktivitesi profillerindeki değişiklikler

실제로, 그런 집단이 있다고 동의한다고 해도

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

그런 다음 머틀 비치를 따라 걸었는데

Myryle Beach'te plajda yürüdük

제게 못되게 굴려고 그런 것도 아니었어요.

Bu küçük kız, bir şey ifade etmeye çalışmıyordu.

제가 언제나 되고 싶었던 그런 사람요.

her zaman olmak istediğim gibi bir adam,

그런 식으로 해결할 필요가 없다는 거죠.

ama bu şekilde olmak zorunda değil.

그런 생각이 덜 나게 하는 거죠.

engellemeye yardımcı olduğunu gösterdiler.

어떤 좋은 사람이 그런 행동을 합니까?

Nasıl bir insan bunu yapar ki?

그리고 그런 위선을 스스로 깨달을 때는

Kendimi bu ikiyüzlülük anlarında yakaladığımda

그게 전부 싫어해서 그런 것 아닌가요?

Bunlar nefret değil mi?

그런 방식으로는 오래 갈 수 없어요.

Sürdürülemez.

제가 그런 로봇을 처음 만난 건

Bu robotlardan biriyle ilk tanışmam

그런 다음 아래로 내려갈 방법을 찾아보죠

aşağı ulaşmanın yolunu arayacağım.

우리사회 자체가 모든것을 그런 관점으로 보면

Bence çaresiz olmamak ve toplumun

사람들이 왜 "그런 느낌"이라고 말할까요?

Neden şu fiili kullanırız, doğru "gelmez"?

그런 직감적인 결정을 하는데 편안해 합니다.

içgüdüsel kararlar vermekte rahattırlar.

더이상 세상에 그런 아픔을 가진 아이는

Emin olmamız gereken şey

하지만 그 시간이 지나면, 그런 감정들은 가라앉고,

Ama daha sonra işler düzeliyormuş

멋진 풍경을 따라 하는 그런 여행이 아니었거든요.

hiç yorulmadan yolunu bulduğu efsanevi bir manzara değildi.

그런 점에서 직감은 유머 감각과도 약간 비슷합니다.

Bu anlamda, sezgi biraz espri anlayışı gibidir.

왜 이 사람은 그런 일을 했던 걸까요?

Bu adam neden böyle bir iddiada bulunuyor?

하나 분명히 하자면, 그런 기분이 든다고 해서

Ayrıca açıklığa kavuşturayım, siz de bunu yaşıyorsanız

이제 누가 왜 감히 우리가 그런 미래를

Şimdi biri bana söyleyebilir mi,

일상적 모임 사이에 있는 그런 차이 말입니다.

bir mana farklılığı seziyordum.

그런 다음, 잠이 올 때쯤에야 침실로 돌아가세요.

Sadece uykunuz geldiğinde yatağa dönün,

그런 날이 생각보다 더 빨리 올지도 모릅니다.

Bu, sandığınızdan daha kısa bir sürede gerçek olabilir.

그래서 말했죠, "그런 경우라면, 신앙공동체에서 그러시는 건

Dedim ki; "Öyleyse bir inananlar grubuyla başlamak

쇼로 만들었으면 하는 그런 책이 없어도 되죠.

bir kitabın olmak zorunda değil.

이건 경기를 할 때만 그런 게 아닙니다.

Saha dışında da böyledir.

그런 직업이 얼마나 되겠냐고 말하실 수 있습니다.

Bunlardan kaç tane var olduğunu sorabilirsiniz

그리고 그녀의 머릿속엔 온통 그런 생각들 뿐이었습니다.

Onun aklında bunlar var olan tek kategoriler.

그때의 결정은 무엇이었고, 무엇때문에 그런 결정을 하셨나요?

Bu karar neydi ve seni buna ne itti?

우리는 그 이전부터 그런 상황을 알고 있었죠.

Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.

그런 것들이 우리의 역사를 만들고 현대사회를 오염시킵니다.

tarihi aşamalarında görüyoruz ve hâlâ toplumumuza etki ediyor.

‎실제로 그런 가능성이 ‎이미 실현된 도시가 있죠

Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.

거기서 정의가 실현된다고 알게 되는 그런 곳이죠.

ve adaletin burada sağlanacağını bildiği yer.

그런 맥락에서 리더십을 관찰하는 프로젝트를 하기로 결심했어요.

ve bu bağlamda liderliği gözeterek bir proje yapmaya karar verdi.

하지만 오늘날, 그런 의도는 몰라볼 정도로 왜곡 되어있습니다.

Ama bugün bu niyet tanınmayacak kadar çarpıtıldı.

그런 경험은 어떻게 이야기를 쓰는지 제게 가르쳐 줬지만

O bana nasıl hikâye oluşturulacağını öğretti

확실한 대다수의 백인 미국인들이 그런 씁쓸하고 정제되지 않은

ve beyaz Amerikalıların esaslı çoğunluğunun böylesi çiğ ve keskin

그러나 이것은 그들이 태생적으로 우월해서 그런 것이 아니고,

ama doğuştan daha üstün oldukları düşüncesinden dolayı değil.

그런 우리의 결점을 어떻게 이용할지에 대해 관심이 있습니다.

ve kusurlarımızın farkına varmanın bizi güçlendirebilmesi beni çok şaşırtıyor.

저는 왜 그런 결정을 내려야만 했는지 알고 있고

Aldığım kararları neden verdiğimi biliyorum

다른 사람들도 그런 경험을 하게 둘 필요가 있었어요.

Bundan dolayı diğer insanların da

하지만 아무도 왜 카버가 그런 일을 했는지는 모르죠.

Ama Carver'ın bunu neden yaptığını herkes bilmez.

하지만 그런 행운이 없는 청년들이 수천만 명이나 됩니다.

Ancak bu kadar şanslı olmayan yüz milyonlarca genç var

때로 그런 최상의 프로세스가 기회를 잡는 것과 관련되어

Bazen en iyi işlemler şansınızı denemeyi içerir,

그런 다음 우리는 뉴런 혹은 뇌의 일부를 자극하기위해

Sonra istersek ışığı tekrar beyne odaklayabilir

아마 자신이라면 그런 작은 목표를 성취하진 못할 거라더군요.

ne kadar cesur ve umut doluydum

누구나 쉽게 시작할 수 있는 그런 것도 있습니다.

herkesin başlangıç olarak yapabileceği şeyler var.

그런 다음 저는 이걸 두 번째 마술과 대조할 거예요.

ve bunu aileme daha az utanç vermesi

저는 그런 공간에서 표현 불가능한 아름다운 감정을 발견하게 됩니다.

Girdiğim her uyuşmazlık ortamında oradaki elektriğin olağanüstü güzelliğini yaşarken