Translation of "Termini" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Termini" in a sentence and their turkish translations:

- Vede tutto in termini di denaro.
- Lui vede tutto in termini di denaro.

O her şeyi para açısından görüyor.

- Vede tutto in termini di potere.
- Lui vede tutto in termini di potere.

O her şeyi güç açısından görür.

- Pensa a tutto in termini di soldi.
- Pensa a tutto in termini di denaro.
- Lei pensa a tutto in termini di soldi.
- Lei pensa a tutto in termini di denaro.

O, para açısından her şeyi düşünüyor.

Questi termini tecnici provengono dal greco.

Bu teknik terimler Yunancadan türetilmiştir

È andato oltre i termini di scadenza.

O son teslim tarihini kaçırdı.

A rigor di termini, è proprio così.

Açık konuşmak gerekirse, bu doğru.

Uno dei termini con più hashtag su Instagram,

Instagram'da en çok kullanılan etiketlerden biri olacağını

Sia in termini di valore che di volume;

hem değer, hem de hacim açısından --

Per dirla senza mezzi termini, lui sta sbagliando.

Açık söylemek gerekirse, o yanılıyor.

L'articolo tratta il problema in termini di etica.

Makale sorunu etik açısından tartışıyor.

Poiché gli utenti hanno acconsentito ai termini e condizioni.

interneti iyileştirmeye karşı çıktı.

I termini di utilizzo potrebbero essere cambiati senza preavviso.

Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.

Ora, quando definiamo il razzismo in termini di eventi misurabili

Irkçılığı ölçülebilir davranışlar olarak tanımlarsanız

In termini di aumento di PIL mondiale entro il 2030.

2030 yılında dünya çapında eklenmiş GSYİH olarak.

Quanto in termini del diritto di non essere schiavizzati a vita,

sevdiklerinin ellerinden alınıp satılmamasını

Si tratta di definire il piacere e l'appagamento nei propri termini.

Kendi ifadelerinizle haz ve tatmini tanımlamakla ilgili.

Possiamo vedere le emozioni in termini di competenza e non di genere.

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

RH: Sì, e di nuovo, cerchiamo di non parlare in termini di dipendenza,

RH: Evet, tekrar diyorum biz bunu bağımlılık

- Tutto è in programma.
- Tutto è nei tempi previsti.
- Tutto è in orario.
- Tutto è nei termini.

Her şey programa uygun.