Examples of using "Potere" in a sentence and their turkish translations:
Aşkın gücüne inanıyor musun?
Bilgi güçtür.
Gücümü küçümseme.
Tom sadece güç istiyor.
- Gücümüz yok.
- Yetkimiz yok.
Gücüm de yok.''
Bilgi güçtür.
Onun mutlak gücü var.
Güç kaybettik.
- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.
- Keşke senin kadar zengin olabilsem.
- Keşke sizin kadar zengin olabilsem.
Bilgi güçtür.
Asla ataletin gücünü hafife alma.
Ben hayallerin gücüne inanıyorum.
Hitler 1933 yılında iktidara geldi.
üzerine kurulu.
- Kral gücünü kötüye kullandı.
- Kral otoritesini kötüye kullandı.
- Kral, iktidarını abuze etti.
O her şeyi güç açısından görür.
O bütün politik gücünü kaybetti.
Tabii ki güç tatlıydı.
Bu benim gücümü aşar.
O, gücün kötüye kullanılmasıdır.
Mary aşkın gücüne inanır.
İktidar yolsuzluğa neden olur.
Güç insanları bozar.
- Tom iktidara susamış.
- Tom iktidarı çok arzu ediyor.
Özgürlük yalnızca gücün olduğu yerdedir.
- Tanrı bize aşık olma gücünü verdi.
- Tanrı bize sevmek için güç verdi.
ve bu bile tek başına büyük bir güçtü.
Bu durumda, tüm güce sahipler.
Bizler bu varlığı güce çevirmeliyiz
Gücümüzü geri kazanabilmemiz için tek yol bu.
çünkü güç tüketicinin elinde.
Ama bunda müthiş bir gücümüz var.
Üzgünüm gidemem.
Bilgelik, güce baskın gelmez.
Ama onların büyük, çok büyük pazarlık güçleri var.
Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,
Bu gücü suistimal etmek çok kolay.
Güç ve para ayrılmaz.
Kral, nüfuzunu kötüye kullandı.
Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.
Adam güç kazanmak için çok para kullandı.
İnsan aptallığının gücünü hiçbir zaman hafife alma.
Daha çok güce ihtiyacım var.
Komünistler 1949'da Çin'de iktidara geldi.
ve en eski türden bir güç yaratmak.
Güce ve iktidara giden yol
Olduğumuz noktayı etkileyecek güç hepimizde var,
bu süper gücü yeterince kullanmadığımızı görüyoruz.
Bilginin güç olduğuna inanıyorum.
Tom yurt dışına gidebilmek için para tasarrufu yapıyor.
Ne yazık ki onu incitebilirim.
Tom güç ve para saplantılıdır.
Tanrı bize sevme gücü verdi.
- Satın alma gücü çok düştü.
- Alım gücü büyük ölçüde düştü.
Temiz havanın keyfini çıkarabilmem için pencereyi açıyorum.
Akira Asada tarafından yazılan " Yapı ve Güç- Göstergebilimin ötesi" ni okudunuz mu?
Antonio Guzmán Blanco 1870'de Venezuela'da iktidara geldi.
Fakat bu, çocuğunuzun hayallerine hizmet etmiyor.
Artık güç dengesizliği kurulmuştu,
...merkezlerine doğayı yerleştirme gücüne sahibiz.
Japonya ekonomik güç olarak Çin'i geçiyor.
Keşke Tom'a yardım edebilsem.
Fakat sömürgecilik öncesi Filipin kadınlarının asıl gücü,
insanlar arasında ücretsiz olarak paylaşıldı.
Çoğunlukla biz varlığı ve görülebilirliği güçle karıştırıyoruz.
Bence bu teknolojinin gerçek gücü işte bu.
Nükleer güç çağında yaşıyoruz.
İktidar partisi yaklaşan seçimi kazanacak gibi görünüyor.
Keşke onlarla konuşabilsem.
Keşke onu tekrar görebilsem.
insanlar gücü yeniden düzenledi ve bir bakıma merkezleştirdiler.
Köyden okumak için ayrıldı.
Esperanto öğrenmek için İncili okudum.
Hayatta yapmak istediklerini başaracak gücün ve buna hakkın var.
sahip olduğum güçten veya gelirden vazgeçmek istemememdi.
ama aslında güç, kuralları değiştirme becerisidir.
Ancak Venedik'in gücü yapmış oldukları zekice müzakerelerden ve şahsi çıkar anlayışlarından da gelir.
Bütün bunlar kendimizden daha büyük bir gücü
Tom kazanabileceğini sanmıyor.
Tom'la irtibata geçebileceğimden emin değilim.
ve kusurlarımızın farkına varmanın bizi güçlendirebilmesi beni çok şaşırtıyor.
Tüketiciler olarak her biriniz bir şeyleri değiştirme gücüne sahipsiniz.
Dünya üzerinde hiçbir ülkede iklimi mahvettiği için yaptırıma uğratılan
Senin için elimden geleni yapacağım.
Rakamlar şüpheye yer bırakmıyor. İtalyanlar geçmiştekinden daha az alım gücüne sahip,
Tom kazanabileceğini düşünüyor.
Yanılabileceğim hiç aklıma gelmedi.
Bugün eve gitmeden önce onu yapmak zorundayım.
Tom'u en çok korkutan şey tekrar yürüyemeyeceği düşüncesiydi.
Biz atom çağında yaşıyoruz.
Tom, Mary'ye güvenebileceğini biliyor.
Tom sınavları geçebilmek için çok çalışıyor.