Examples of using "Tenuto" in a sentence and their turkish translations:
Biz bir seminer düzenledik.
Senin düğünün ne zaman düzenlenecek?
O nerede tutuluyor?
- Bunu bir sır olarak sakladım.
- Onu bir sır olarak sakladım.
Koltuğu senin için sıcak tuttum.
Ben hiç günlük tutmadım.
Beni bir yere bırakmadı.
Konser ne zaman düzenlenilecek?
O, yolculuğu esnasında bir günlük tuttu.
Tom benim için bir koltuk ayırdı.
En iyisini sona sakladık.
Sırrı kendisine sakladı.
Tom yere indirildi.
Onun düğünü ne zaman düzenlenecek?
Tom'a göz kulak oldum.
Neden onu bir sır olarak tuttun?
O, mektubu sakladı.
Üç yıldır bir günlük tutmaktayım.
Bir konuşma yapacağımı bilmiyordum.
O nasıl gizli tutuldu?
O beni yarım saat bekletti.
Tom'un cenaze töreni Pazartesi günü yapılacak.
Leyla yüzüğü tuttu.
Ben birini sakladım.
Dr. Bonnie Bassler'ın verdiği bir seminere katıldım ve o
Onlar yeni cumhurbaşkanı için bir akşam yemeği düzenlediler.
Tom düşüncesini kendine sakladı.
Tom ipi elinden geldiği kadar uzun süre tuttu.
Neden bunu bir sır olarak saklamadın?
O benim için bir yer ayırdı.
ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu
- Profesör Orta Doğu hakkında ders verdi.
- Profesör, Orta Doğu üzerine bir ders verdi.
François bir konuşma yaptı.
O, pencereyi kapalı tuttu.
Tom mektubu tuttu.
Tom ayak uydurdu.
Tom bir günlük tuttu.
O, beni 30 dakika bekletti.
Tom bir konuşma yaptı.
kabinesini Everest Dağı'nda toplamıştı.
Okulumuz festivali geçen ay yapıldı.
Avustralya'dayken tüm harcamalarımızı takip ettik.
İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
Tom çakmağımı tuttu.
Tom gözlerini kapalı tuttu.
Tom kapıyı açık tuttu.
Tom gözlerini açık tuttu.
Bir veda toplantısı, Bay Jones'un şerefinde düzenlendi.
Papaz bir vaaz verdi.
Bu mor pelerin ve diadem dışında kendime ne sakladım?
Polis onu gözaltında tuttu.
O büyük ölçekte bir parti verdi.
İlgini kaybetmemene ne sebep oldu?
Sen şimdiye kadar kollarımda tuttuğum en güzel kadındır.
Babamın otuz yıldır tuttuğu günlüğünü buldum.
Tom tırabzanı tuttu.
Tom Fransızca bir konuşma yaptı.
- Sen istemedikçe dansa gitmemen gerekir.
- İstemediğin sürece dansa gitmek zorunda değilsin.
Tom için kapıyı açık tuttum.
Tom polis tarafından gözaltına alındı.
Şu andaki kitaba göre CEO’lar yalnızca yönetim kurullarına sorumludur.
Tom bıçağı böyle tuttu.
Bilimci evrenin yapısı üzerine bir ders verdi.
- Yanımda tuttum.
- Onu yanımda taşıdım.
- Onu üstümde taşıdım.
Tom Mary'yi tutmaya çalıştı.
Tom onu gizli tuttu.
O onu benden saklı tuttu.
O bunu benden gizli tuttu.
Aklı başındayım.
O, bütün pencereleri açık tuttu.
Wellington'un Quatre Bras'taki birliklerine karşı, avantaja sahip olduğunda çok temkinliydi.
Toplantı burada yapıldı.
Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.
Tom'un yüksek sesle horlaması beni bütün gece uyanık tuttu.
Onu umursamadım.