Examples of using "Modo" in a sentence and their turkish translations:
Onu kendi tarzınla yap.
Bir yol bulacağım.
Bir yolu olmalı.
Onu kullanmak için bir yol bulacağız.
Onu başka bir şekilde söyle.
Sana yardımcı olabileceğim bir şey var mı?
Bir yol olabilir.
Onları durdurmamızın hiçbir yolu yoktur.
Olsun.
Bu tek yol.
Benimle bu şekilde konuşma.
Kaçmak için yol yok.
Bunu yapmak için bir yol bulacağız.
Onları durdurmanın imkanı yoktu.
Neden onu bu şekilde yapıyorsun?
Onu yapmak için bir yol bulacağım.
Bu onu yapmanın tek yolu.
Onu gizlemenin hiçbir yolu yoktu.
O bütün yönleriyle bana yardım etti.
Sıkı giyin.
Doğal davranmaya çalış.
Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin?
Sen garip bir biçimde davranıyorsun.
Sanırım bu en iyi yoldur.
Aynı şeyleri hissediyorum.
Onu yapmanın tek yolu bu.
- Kendine gel.
- Terbiyeni takın.
Tom uygun olarak tepki gösterdi.
Ona durmak yoktur.
- Kazanmanın bir yolunu bulduk.
- Kazanmak için bir yol bulduk.
Tom mantıksızca davrandı.
güvenle öldürebilir.
bir araya gelmiş partiküller topluluğu,
Başka bir yol var.
Daha iyi bir yol var.
Üçüncü bir yol var mı?
Tom bir yol bulacak.
- Onu, onun senin yapmanı istediği şekilde yap.
- Onu, onun dediği yoldan yap.
Sen muhtemelen onu yanlış yapıyorsun.
Tom bunu farklı bir şekilde görür.
Esperanto canlandırıcı bir şekilde farklı.
Onlara yardım etmenin bir yolunu bulmalıyım.
Tom bunu yanlış şekilde yaptı.
Düşünme tarzını seviyorum.
Kendi tarzınızla işinizi yapın.
- Yürüme şeklini beğeniyorum.
- Yürüyüşünü sevdim.
- Yürüyüşüne bayılıyorum.
Neden bana o şekilde bakıyorsun?
Düşünme tarzın hoşuma gidiyor.
Çok garip bir düşünce tarzın var.
Konuşma biçimini beğeniyorum.
Belki onu yanlış yapıyorsun.
Bunu sana sır olarak söylüyorum.
Tom hakkında o şekilde konuşma.
Ona dinlettirmen gerekiyor.
Onlar hakkında o şekilde konuşma.
Şarkı söyleme şeklini seviyorum.
O gerçekten bu tür düşünmeden nefret ediyor.
O tuhaf bir şekilde konuşuyor.
Bu işler böyledir.
- Tom'u durdurabilene aşk olsun.
- Tom'u hiçbir şey durduramaz.
- Tom'u durdurmanın imkânı yok.
- Tom dur durak bilmiyor.
Tom'un anlamasını sağlayacağım.
Tom yanlış olarak yanıtladı.
Bu şekilde devam edemeyiz.
Ben işleri kendi tarzımla yaparım.
Leyla seksi giyindi.
Bazı kelimeler aynı şekilde telaffuz edilir, ancak farklı şekilde yazılırlar.
Sizinle yaşamamın yaşam tarzınızı etkilediğini düşünüyorum.
Ben senin düşünme tarzını seviyorum.
- Her şeyin eskisi gibi olmasını istiyorum.
- Eski hâlime dönmek istiyorum.
- Eski günlere dönmek istiyorum.
Bronş ağacından dallanan,
Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman
parlamento olarak adlandırılan
Bu yolla, kültürel kimlik
Bu, lafın gelişi.
Onunla o şekilde konuşma.
Tom cesaret verecek şekilde başını salladı.
Bu beni nasıl ilgilendiriyor?
Tom komik konuşur.
Cevap verme yolu bu mudur?
Bu en iyi yol.
Neye göre hesaplıyorsun bunu?
- Başka bir yolu yok mu?
- Başka yolu yok mu?
Başka yol bulmak zorundayız.
Bana o biçimde bakma!
Tom biraz perişan görünüyordu.
Ben böyle görüyorum.
O başka bir şekilde ifade edilebilir mi?
Ölmek için en iyi yol bu.
Para bu şekilde önemli.
Hâlâ bana tebessüm etme tarzını seviyorum.
Bana hissettirme tarzını seviyorum.
Favori seyahat tarzın nedir?
Bana farklı olarak davranmanı istemiyorum.
O, onun yaşama biçimini kıskanıyordu.
Tom'a yardım etmek için bir yol bulmalıyım.
Beni öpüşünü seviyorum.
Bunun kokusu hoşuma gidiyor.