Examples of using "Almeno" in a sentence and their turkish translations:
En azından onlar dürüst.
- En geç altıda gelin.
- En azından altıda gelin.
- Hiç olmazsa altıda gelin.
En azından seçenekleriniz var.
En az üç seçeneğin var.
O en azından özür dileyebilirdi.
En azından bana cevap ver.
En azından bana bir şans ver.
En azından ben hâlâ hayattayım.
En az 250 kelime yazın.
- En azından duş almalıydın.
- Hiç olmazsa duş alabilirsin.
- Hiç değilse duş alabilirsin.
- En azından duş alabilirsin.
Hiç olmazsa üzgün olduğunu söyle.
En azından bir kravat takmalısın.
En az on kitabım var.
En azında burada güvende olacağız.
En azından onları eve götürebilirim.
Ama en azından işe yarıyor.
En azından mutlu öleceğim.
En azından denemeliyim.
En azından denemeliyiz.
En azından deneyebiliriz.
En azından senden daha büyüğüm.
En azından bana bir cevaplama fırsatı ver.
Hiç olmazsa onlarla konuşayım.
En azından onunla konuşayım.
En azından onunla konuşayım.
George en az 70 kilo çeker.
Tom'un en az üç çocuğu var.
Bu en az üç kez oldu.
Neredeyse otuz yılı burada geçirdik.
En azından yarına kadar bekleyebilir misin?
En azından benim için mutlu olabilir misin?
En azından onu eve götürebilirm.
O en az otuz beş yaşında olmalı.
en azından ön -
En az beş dolara mal olur.
En azından eğlendin.
En azından Tom komikti.
En azından yağmur yağmıyor.
Yaşı en az kırk olmalı.
- Sonunda hiçbir şeyimi kaybetmeden bir gün geçirdim.
- En azından bugün bir şey kaybetmedim.
En azından bana adını söyleyebilir misin?
Her gün en az bir saat Fransızca çalışırım.
En azından senin gibi bir kaybeden değilim.
En az üç saat beklemen gerekecek.
Eh, en azından o ıslanmadı.
genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.
Tom en az otuz yaşında olmalı.
Tom'un en az 300 kitabı var.
Mevcut en az yüz kişi vardı.
- En azından bir ipucu veremez misin?
- Bir ipucu verebilir misin en azından?
En azından Tom'u aramamız gerekmiyor mu?
En azından onu eve götürebilirim.
Gezinti en az sekiz saat sürer.
Tom aldırış etti mi?
En azından bunun için ayağa kalktım.
- Bir günde en az sekiz saat uyumalıyız.
- Günde en az sekiz saat uyumak zorundayız.
En azından, düşündüğümüz bu.
"Daha kötü olabilirdi. En azından beyazım."
Ama en azından takip edebileceğimiz izler var.
Ama en azından orada olduğunu biliyorum.
En azından bir şey yapmaya çalıştım.
Bu hafta sonu en az iki saat çalışacağım.
Yolculuk en az beş gün sürecek.
- En azından Tom'un yaşadığını biliyoruz.
- Hiç olmazsa Tom'un hayatta olduğunu biliyoruz.
Burada Tom'dan hoşlanan var mı ki?
Bebek, neredeyse on dakikadır ağlıyor.
Tom haftada en az üç kez banyo yapar.
En az haftada bir kez arabasını yıkar.
Haftada en az iki kez spor salonuna gitmelisin.
Tom en az bir hafta boyunda hastanede kalmalı.
Kleopatra çok akıllıydı. O en az dokuz dil konuşuyordu.
zehri yeniden elde etmeye çalışacağız.
Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.
ve böylece... ...bir miktar panzehir elde edebiliriz.
Her ay en az bir kitap okudum.
Her varlıklı insan en az iki arabaya sahiptir.
En az 10 Amerikalı ile arkadaş oldum.
- Geçen yıl en az elli film seyrettim.
- Geçen yıl en az elli film izledim.
Tom en azından bir saat önce bitirmeliydi.
Tom bana para verdi.
- Bu adam en az beş yıldır görme özürlüdür.
- Bu adamın en az beş yıldır gözleri görmüyor.
En azından bugün, doğru bir şey yaptı mı?
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
O, Los Angeles'ta iken, en az altı farklı işi vardı.
Bilim insanları aslında en az iki farklı açıklama öne sürdü.
inanılmaz şekilde politik olarak avantajlı bir andayız.
Bunu haftada bir kez duyuyorum.
Güve, hiç değilse amacını gerçekleştirdi.
Biz en az iki saat sizin evinizde kalacağız.
Tom burada haftada en az bir kez öğle yemeği yer.
Bu ekmek en az üç haftalıktır.
- Haftada en az bir kere kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir sefer kütüphaneye giderim.
Sınıfımızda en az otuz öğrenci var.
Tom haftada en az bir kez bana yazar.
Tom en az üç kez kaçmaya çalıştı.
Bir bilet almak için en az bir saat beklemen gerekebilir.
En azından bana söylenen bu.