Translation of "Mindennap" in Turkish

Mindennap reggelizik?

Her gün kahvaltı eder misin?

Majdnem mindennap meglátogat.

Neredeyse her gün beni görmek için gelir.

Majdnem mindennap kocogok.

Neredeyse her gün koşarım.

Mindennap készítek ebédet.

Ben her gün öğle yemeği yaparım.

Majdnem mindennap fürdök.

Neredeyse her gün banyo yaparım.

Gyerekkoromban mindennap úsztam.

Bir çocukken her gün yüzerdim.

Ezt mindennap használom.

- Ben onu her gün kullanırım.
- Her gün onu kullanıyorum.
- Onu her gün kullanırım.
- Her gün kullanırım.
- Her gün kullanıyorum.

Mindennap szoktál kávézni?

Her gün kahve içiyor musun?

Tom mindennap sétálni megy.

Tom her gün yürüyüşe gider.

A húgom mindennap zongorázik.

Benim küçük kız kardeşim her gün piyano çalar.

Mindennap sok tejet iszik.

O, her gün çok süt içer.

Majdnem mindennap felhőtlen az ég.

Gökyüzü neredeyse her gün açıktır.

Sokszor kérdezték: „Miért mész mindennap ugyanoda?”

İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.

Hol szállsz fel mindennap a buszra?

Her gün otobüse nerede binersin?

Úgy döntött, mindennap ír a naplójába.

Her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.

Mindennap egyre melegebb és melegebb lesz.

Her gün hava gittikçe ısınıyor.

A legtöbb japán mindennap eszik rizst.

Çoğu Japon her gün pilav yer.

Elhatározta, hogy mindennap ír majd a naplójába.

O, her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.

- Mindennap esztek rizst?
- Minden nap eszel rizst?

Her gün pilav yiyor musun?

Én mindennap eszek gyümölcsöt, de Tom nem.

Ben her gün meyve yerim, ancak Tom yemez.

Anyám mindennap kimegy a piacra venni ezt-azt.

Annem bir şeyler satın almak için her gün markete gider.

Mindennap gyakorol a zongorán, így zongorista lehet belőle.

O her gün piyano çalar, bu yüzden bir piyanist olabilir.

Mindennap oda kellett mennem, hogy jobban megismerjem a környezetét.

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

Megkönnyebbülés volt, mert annak az intenzitása, hogy mindennap felkerestem...

Çünkü her gün gidip onu takip etmeye çalışmanın yoruculuğu,

Mindennap megnéztem, hogy jól van-e, félve, hogy talán aznap látom utoljára.

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.