Examples of using "Helyzetben" in a sentence and their turkish translations:
Baskı altında çalışmayı öğrendik.
Eğer ayrıcalıklı biriyseniz
- Tom umutsuz bir durumda.
- Tom çaresiz bir durumda.
- Tom ümitsiz bir durumda.
Bazı fotoğraflar ölüm tehlikesi altında çekildi.
Peki ne yapabilirsiniz onlarla?
"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,
- Pazarlık etme şansın yok.
- Pazarlık edebilecek bir durumda değilsiniz.
Taleplerde bulunacak pozisyonda değilsin.
Bu durumda ne yapmalılar?
Kadın burada rahatsız bir durumda ve
onların hızına ayak uyduramayacağımı da anladım.
O sırada... Oldukça zor bir dönemdi.
Onun söylediği bu duruma uygun düşmüyor.
Şu anda Maria büyük ekonomik sıkıntıda.
O durumda ne yapmalıydım?
O durumda kim olsa yapacağı şeyi yapıyorsunuz.
Dünyanın düzeni böyle. Bu herhangi bir koşul altında olabilir.
ve onlardan ne beklendiğini.
Ayrıca belli başlı avantajları var --
O çok kıskanılacak bir konuma sahiptir.
Ben şimdi size yardım edecek konumda değilim.
Sana tavsiye verecek konumda değilim.
Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
Tom'un söylediği bu durumda geçerli değil.
Dünya bu eksiği kapatacak durumda değil.
Peki ya siz benim avantajlarıma sahip değilseniz?
Bu sorunu görüşecek durumda değilim.
Keşke bu zor durumda bana ne yapmam gerektiğini söylesen.
Bu durumda ne yaptığını merak ediyorum.
Ve bu tersyüz pozisyonda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar.
Akıllı bir düşman aptal bir arkadaştan daha iyidir.