Translation of "Falat" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Falat" in a sentence and their turkish translations:

Miként épített magas falat,

nasıl bu yüksek duvarı inşa ettiğini

Ezek megvilágítják a falat,

Bu duvarı aydınlatan ışık dalgaları

Rózsaszínre festette a falat.

O, duvarı pembe boyadı.

Fehérre festették a falat.

Duvarı beyaza boyadılar.

Pirosra festette a falat.

Duvarı kırmızıya boyadı.

Fogunk egy falat építeni.

Bir duvar inşa edeceğiz.

Majd hatalmas falat húzott köré.

ve etrafına bu yüksek duvarı inşa etti.

Csak egy falat kenyeret ettem.

Ben sadece bir lokma ekmek aldım.

Tom rózsaszínre festette a falat.

Tom'un duvarı pembe boyalı.

Tom fehérre festette a falat.

Tom duvarı beyaza boyadı.

Tom zöldre festette a falat.

Tom duvarı yeşil renkte boyadı.

Ez az utolsó falat a hajón.

Bu, bu gemide olan son besindir.

Az a feladatunk, hogy újraépítsük a falat.

Bizim görevimiz duvarı yeniden inşa etmektir.

Minél magasabb falat épít egy vállalat a szabadalmakból,

Bir firma, patent duvarını ne kadar yüksek inşa ederse

Mintha húztak volna egy falat az agyam közepére,

beynimin tam ortasında örülmüş bir duvar var gibiydi.

Tudják, hogy a sötétben mindenhol akad ehető falat.

Hava kararınca kapkaçın daha kolay olduğunu biliyorlar.

Meg kellett mászniuk egy hat láb magas falat.

Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.

Sok állat színlátás révén keres gyümölcsöt. Egy utolsó falat, amíg még látni lehet.

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

- Több falat nem ment le a torkomon.
- Több falatot nem voltam képes megenni.

- Başka bir lokma yiyemedim.
- Bir lokma daha yiyemedim.

- Sokaknak elég nagy falat a világ.
- Sokak nem bírnak megbirkózni a világgal.
- Sokak számára jelent kihívást a világ.

Bazı insanlar dünya ile baş edemez.