Translation of "Ahhoz" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Ahhoz" in a sentence and their turkish translations:

Ahhoz bátorság kellett.

O epeyce cesur.

Ott ahhoz a dologhoz.

tam şuraya.

Ez ahhoz képest semmi.

Bu, onunla kıyaslanamaz bile.

Mekkora bátorság kell ahhoz,

üstelik TED sahnesinde,

- Hozzászokom ahhoz.
- Azt megszokom.

Buna alışın.

Ahhoz az asztalhoz üljünk!

O masaya geçelim.

Hozzászokik ahhoz a helyzethez.

O, o duruma alışıyor.

Kijelenthetjük, hogy ez ahhoz vezetett,

Bunun, benim üç sessiz devrim dediğim şeye

Ahhoz, hogy egy dominósor ledőlhessen,

Bir dizi dominonun düşmesi için

Túl gyáva ahhoz, hogy megpróbálja.

Ona teşebbüs edemeyecek kadar çok korkaktır.

Túlságosan féltem ahhoz, hogy elmenjek.

Gitmek için çok korkuyorum.

Hozzászokom ahhoz, hogy ezt csinálom.

Bunu yapmaya alışıyorum.

Neked ahhoz mi közöd van?

Bu ne seninle ne ilgisi var?

Hozzászoktam ahhoz, hogy Amerikában éljek.

Amerika'da yaşamaya alışıyordum.

- Ez nem elég olcsó ahhoz, hogy megvegyem.
- Ez nem elég olcsó ahhoz, hogy megvásároljam.

Bu benim satın almam için yeterince ucuz değil.

- Túl fiatal volt ahhoz, hogy egyedül éljen.
- Túl fiatal volt ahhoz, hogy egyedül lakjon.

O, yalnız yaşayamayacak kadar çok genç.

Hogy mostantól ragaszkodunk ahhoz, ami lehetséges,

ve bu andan mümkün olan şeylere tutunmamız,

El kellett szenvedned pár vereséget ahhoz,

Tangodan hoşlanmaya başlamak için

Túl részeg vagy ahhoz, hogy vezess.

Araba süremeyecek kadar çok sarhoşsun.

Ragaszkodott ahhoz, hogy kifizessem a számlát.

Faturayı ödemem konusunda ısrar etti.

Ne nyúlj hozzá ahhoz a könyvhöz.

O kitaba dokunma.

Elég idős vagyok ahhoz, hogy vezessek.

Araba sürecek yaştayım.

Elég idős ahhoz, hogy ezt megértse.

Onu anlamak için yeterince yaşlıdır.

Ahhoz, hogy egy sík téglalapot kapjak,

Bunun bir dikdörtgen gibi görünmesini sağlamak için,

Kezdek hozzászokni ahhoz, hogy itt lakom.

Ben burada yaşamaya alışmaya başlıyorum.

Túl fáradt voltam ahhoz, hogy továbbsétáljak.

Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundum.

Túl fáradt voltam ahhoz, hogy folytassam.

Devam edemeyecek kadar çok yorgundum.

Tudnod kellene ahhoz, hogy megvédd magad.

- Bunu kendini korumak için bilmelisin.
- Bunu kendini korumak için bilmelisiniz.

Ennek semmi köze ahhoz, amiről beszéltünk.

Bunun ne hakkında konuştuğumuzla bir ilgisi yok.

Túl elfoglalt vagyok ahhoz, hogy segítsek.

Ben ona yardım edemeyecek kadar çok meşgulüm.

Elég idős vagy ahhoz, hogy megértsd.

Anlayacak kadar yaşlısın.

Tom ragaszkodott ahhoz, hogy egyedül menjen.

Tom yalnız başına gitmekte ısrar etti.

- Tom elég bölcs ahhoz, hogy ne csináljon ilyet.
- Tom elég bölcs ahhoz, hogy ne tegyen ilyesmit.

Tom böyle bir şey yapmayacak kadar aklı başında biri.

Végül mindenem meglett ahhoz, hogy újra gitározhassak,

sonunda gitarı yeniden çalmamı sağlayacak aksesuarlara sahiptim.

Ahhoz, hogy túléljük emberi létezésünk következő időszakát,

İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,

és elengedhetetlen ahhoz, hogy világszerte is működjön.

denklik konusundan veya iklim adaletinden bahsetmiyor.

Ha régóta nem nyúltunk ahhoz az információhoz,

O bilgi parçasına son erişilmesinin üzerinden uzun zaman geçti

Ahhoz, hogy ezt megtanuljuk, idősebbnek kell lenni.

Ne var ki bunu anlamak için yaş almak gerekiyor.

A női nevén pedig elég hangosan ahhoz,

avukatının masasına giderken

Az orvos ragaszkodott ahhoz, hogy maradjon ágyban.

Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.

Ez túl szép ahhoz, hogy igaz legyen.

O, gerçek olamayacak kadar çok iyi.

Túl fiatal ahhoz, hogy egyedül menjen úszni.

Tek başına yüzmeye gidemeyecek kadar çok genç.

Elég fiatal ahhoz, hogy a húgod lehessen.

O, kızın olmak için yeterince genç.

Elég idős ahhoz, hogy az apja lehessen.

Onun babası olacak kadar yaşlı.

Tom túl fiatal ahhoz, hogy autót vezessen.

Tom bir araba süremeyecek kadar çok genç.

Most túlságosan elfoglalt vagyok ahhoz, hogy beszéljünk.

Şu an seninle konuşmak için çok meşgulüm.

Kicsi ő még ahhoz, hogy iskolába menjen.

Okula gidemeyecek kadar çok gençtir.

Öreg vagyok már ahhoz, hogy újra kezdjem.

Yeniden başlamak için çok yaşlıyım.

Nagyon fel vagyok dúlva ahhoz, hogy aludjak.

Uyuyamayacak kadar çok heyecanlıyım.

Elég öreg vagyok ahhoz, hogy eltartsam magam.

Kendime bakmak için yeterince yaşlıyım.

Ma nincs kedvem ahhoz, hogy találkozzak veled.

Bugün seninle görüşmek için havamda değilim.

Szerintem túl részeg vagy ahhoz, hogy vezess.

Sürmek için çok sarhoş olduğunu düşünüyorum.

Amit Tom tett, ahhoz merésznek kell lenni.

- Tom'un yaptığını yapmak yürek isterdi.
- Tom' un yaptığını yapmak, cesaret ister.

Túl nagy ahhoz, hogy beleférjen a kocsiba.

Bu, arabaya sığmayacak kadar çok büyük.

Már túl sötét van ahhoz, hogy labdázzunk.

Beyzbol oynayamayacak kadar çok karanlık.

John túl kövér ahhoz, hogy gyorsan fusson.

John hızlı koşamayacak kadar çok şişman.

Elég idős vagyok ahhoz, hogy gondoskodjak magamról.

Kendime bakacak kadar büyüğüm.

Tom elég idős ahhoz, hogy gondoskodjon magáról.

Tom kendisine bakacak kadar büyüktür.

Tomi túl gizda ahhoz, hogy tanyán dolgozzon.

Tom çiftlikte çalışmak için fazla zayıf.

Mit kell tennem ahhoz, hogy higgy nekem?

- Bana inanman için ne yapmam gerekiyor?
- Seni bana inandırmak için ne yapmam gerekiyor?
- Seni bana inandırmak için ne yapmak zorundayım?

Túl kicsik ahhoz, hogy a fajgyűlöletről beszélgessünk velük,

ırkçılık üzerine konuşmaları için çok küçük olduklarını düşünebilir

Ez túl fontos ahhoz, hogy figyelmen kívül hagyjuk.

Bu gözden kaçırılmayacak kadar çok önemlidir.

Keményen kell dolgoznia ahhoz, hogy a családját eltartsa.

- Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
- O, ailesine bakmak için çok çalışmak zorunda.

Már elég nagy vagy ahhoz, hogy egyedül csináld.

Sen zaten onu kendi başına yapacak kadar büyüksün.

Apám ragaszkodott ahhoz, hogy várjuk meg a vonatot.

Babam treni beklememiz konusunda ısrar etti.

Túl kicsi volt ahhoz, hogy elérje a szőlőfürtöket.

Üzümlere ulaşamayacak kadar kısaydı.

Ő túl okos ahhoz, hogy ne tudja ezt.

Kendisi bunu bilmeyecek kadar akıllıdır.

Tom és Mary túl fiatalok ahhoz, hogy összeházasodjanak.

Tom ve Mary evlenmek için çok gençler.

Fáradt vagyok ahhoz, hogy ezzel a problémával foglalkozzak.

Bu sorunla uğraşmaktan bıktım.

- Ehhez senkinek nincs joga.
- Ahhoz senkinek sincs joga.

Hiç kimse o hakka sahip değil.

Túl büszke volt ahhoz, hogy másoktól segítséget kérjen.

Onun gururu başkalarından yardım istemeyi önledi.

Túl lusta vagyok ahhoz, hogy reggel hatkor felébredjek.

Sabahleyin saat altıda uyanamayacak kadar tembelim.

Tomi túl fiatal ahhoz, hogy egyedül menjen oda.

Tom oraya yalnız gidemeyecek kadar çok genç.

Tom elég öreg ahhoz, hogy a nagyapám lehessen.

- Tom dedem yaşında adam.
- Tom dedem olacak kadar yaşlı.

Elég hó volt ahhoz, hogy elzárja az utat.

Yolu kapatmaya yetecek kadar kar vardı.

Nincs szükségem Facebook fiókra ahhoz, hogy legyenek barátaim.

Arkadaş sahibi olmak için bir Facebook hesabına ihtiyacım yok.

Azt mondja, hogy ahhoz a gazdag családhoz tartozik.

O, zengin aileyle akraba olduğunu söylüyor.

Most már elég jól van ahhoz, hogy dolgozhasson.

O, şimdi çalışmak için yeterince iyidir.

Tom ragaszkodik ahhoz, hogy minden nap gyümölcsöt egyen.

Tom her gün meyve yeme konusunda ısrar ediyor.

Még nincs elég információnk ahhoz, hogy döntést hozzunk.

Bir karar vermek için henüz yeterli bilgimiz yok.

Ahhoz, hogy megértsük az agyat, nos, agyakat kell tanulmányozni.

Beyni anlamak için, elbette, beyinleri araştırmalıyız

Ahhoz, hogy megtudjuk, kik ők valójában, kikkel dolgozunk együtt,

Gerçekte kim olduklarını, gerçekte kimlerle çalıştığımızı bilmek için,

Csak ahhoz, hogy hol helyezkedünk el a politikai spektrumon.

siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.

Mennyi információ kell ahhoz, hogy kiváltsunk egy ilyen képet?

Peki böyle bir görseli oluşturmak için ne kadar bilgiye ihtiyacımız var?

és eljutok ahhoz, aki százakat vagy ezreket magával ragad.

yüzlerce, binlerce kişiyi eğlendiren adama dönüşebilirdim.

Az anyag elég könnyű ahhoz, hogy ússzon a vízen.

Bu nesne su üzerinde yüzmek için yeterince hafif.

Nem elég okos ahhoz, hogy fejben adjon össze számokat.

Kafasından toplama yapabilecek kadar zeki değildir.

Elég tőkéjük van ahhoz, hogy felépítsenek egy mások gyárat.

Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.

Nem futott elég gyorsan ahhoz, hogy elérje a buszt.

O, otobüsü yakalamak için yeterince hızlı koşmadı.

Egy zöld banán nem eléggé érett ahhoz, hogy megegyék.

Yeşil bir muz, yenecek kadar olgun değildir.

A probléma túl súlyos ahhoz, hogy meg lehessen oldani.

Sorun çözülemeyecek kadar zor.

Ismerek néhány francia szót, ami elég ahhoz, hogy megértsem.

Sadece anlaşılmak için yeterli birkaç Fransızca kelime biliyorum.

Legalább 17 évesnek kell lenned ahhoz, hogy adhass vért.

Kan bağışında bulunmak için en az on yedi yaşında olmalısın.

A különbségek megértése kulcsfontosságú ahhoz, hogy belássuk, mennyire veszélyes,

Ve nasıl olduğunu anlamak, ne kadar tehlikeli olduğunu anlamak için önemli.

Ez a csavarhúzó túl kicsi ahhoz, hogy használható legyen.

Bu tornavida herhangi bir şekilde kullanılması için çok küçük.

Tom elég pénzt keres ahhoz, hogy a városban éljen?

Tom şehirde yaşamaya yetecek kadar para kazanıyor mu?

Tominak nincs elég akaratereje ahhoz, hogy abbahagyja a dohányzást.

Tom'un sigarayı bırakmak için irade gücü yok.

Bárcsak lenne akaraterőm ahhoz, hogy többet ne egyek szemétkaját!

Keşke abur cubur yemeyi durdurmak için irade gücüm olsa.

Mary nem elég bátor ahhoz, hogy közvetlenül szembeszálljon Tommal.

Mary'nin Tom'la doğrudan doğruya yüzleşecek yeterince cesareti yok.