Examples of using "életük" in a sentence and their turkish translations:
Onlar sürekli kavga ederler.
Kısa ömürlerinin son eylemi bu.
kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.
çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar.
hayat çok zordu, her geçen gün zorlaşan bir mücadeleydi.
ama bir kısmı iyi bir hayat sürer.
Onlar kalıcı korkuyla yaşıyorlar.
Kediler dokuz canlıdır.
Sel, yaşadıkları en büyük felaketti.