Translation of "Voreingenommen" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Voreingenommen" in a sentence and their turkish translations:

Ich bin voreingenommen.

Ben önyargılıyım.

Tom war voreingenommen.

Tom ön yargılıydı.

Sind Sie voreingenommen?

Sen önyargılı mısın?

Eigentlich nicht unbedingt voreingenommen

yanlış olmadığı gibi bir gereklilik aslında

Tom ist sehr voreingenommen.

Tom çok önyargılı.

Tom scheint voreingenommen zu sein.

Tom önyargılı görünüyor.

Tom ist voreingenommen, nicht wahr?

Tom ön yargılı, değil mi?

Tom schien voreingenommen zu sein.

Tom önyargılı görünüyordu.

- Du bist befangen.
- Du bist voreingenommen.

Sen önyargılısın.

- Tom hat Vorurteile.
- Tom ist voreingenommen.

Tom önyargılı.

Die Dorfbewohner waren jedem Neuankömmling gegenüber voreingenommen.

Köylülerin her gelene karşı bir önyargısı vardı.

Tom ist nicht voreingenommen, Maria hingegen schon.

Tom ön yargılı değil ama Mary öyle.

- Ich habe keine Vorurteile.
- Ich bin nicht voreingenommen.

Ben önyargılı değilim.

Wir halten unseren Jungen für ein Genie. Es mag natürlich sein, dass wir voreingenommen sind.

Oğlumuzun çok parlak olduğunu düşünüyoruz. Elbette ki önyargıyla böyle düşünüyor olabiliriz.

Nur 15 Prozent aller Autisten sind in einem Arbeitsverhältnis, hauptsächlich weil die Menschen ihnen gegenüber so voreingenommen sind.

Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.