Examples of using "Saßen" in a sentence and their turkish translations:
Onlar yan yana oturdular.
Biz önde oturduk.
Orada oturduk.
Kızlar yan yana oturuyorlardı.
Odanın ortasına oturduk.
Öğrenciler bir daire içinde oturdular.
Onlar tuzağa düşürüldüler.
Masanın etrafında oturuyorlardı.
Ağaçlar kuşlarla doluydu.
Tom ve Mary yan yana oturdular.
Biz merdivenlerde oturduk.
Onlar parkta bir banka oturdular.
Çimin üzerinde oturduk.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde mahsur kalmıştık.
- Ücra bir yerde kalakalmıştık.
- Issız bir yerde mahsur kalmıştık.
Üç çocuk koltuğa oturdu.
Tom ve Mary birbirlerinin karşısına oturmuştu.
Kamp ateşinin etrafında oturduk.
Biz çıkmaza düşmüştük.
Tom ve Mary ateşe yakın oturdu.
Biz parkta bir banka oturduk.
Meg ve Ken bankta oturdu.
O büyük ağacın gölgesinde oturdular.
Masanın etrafına oturup iskambil oynadılar.
Tom ve Mary konferans salonundaki masada birbirinin yanında oturdu.
Tom ve Mary trende birbirlerinin yanına oturdu.
Tom ve Mary otobüste birlikte oturdular.
Tom ve Mary uçakta birbirinin yanında oturuyordu.
Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.
Tom ve Mary yerde oturuyordu.
Tom ve Mary yan yana oturuyordu.
Tom ve Mary banka oturdu.
Tom ve ben yerde oturduk.
Tom ve ben bankta oturduk.
Onlar, iki saat boyunca asansörde sıkışmış.
Tom ve Mary John ve Alice'in karşısına oturdu.
Çocuklar, Tom'un önünde yerde oturuyorlardı.
Misafir odasında oturuyorduk ve çay içiyorduk.
O ve arkadaşı bankta oturdu.
Tom ve Mary birlikte kanepede oturdu.
Tom ve Mary her ikisi de şöminenin önünde oturuyorlardı.
Tom ve Mary her zamanki yerlerinde oturuyordu.
Biz sadece takıldık ve konuştuk.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
Tom ve Mary kanepede yan yana oturdular.
Onlar parkta bir bankta oturdu.
Tom ve Mary koltukta birbirine çok yakın oturuyordu.
Tom'la Mary sahilde oturup karşılıklı konuştular.
Tom ve Mary arabanın arka koltuğunda oturuyorlardı.
Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.
Tom ve Mary birbiriyle konuşurken tezgahta oturdu.
O zaman Boston'a uçan bir uçaktaydık.
Hatmileri kızartırken kamp ateşinin etrafında oturduk.
Çocuk ve amcası masada birbirleriyle karşı karşıya geldi.
Bankta oturan iki adam Amerikalıydı.
...yaklaşık 4 metre uzakta oturuyor olsalar bile.
Tom ve Mary birbirine çok yakın kanepeye oturdu.
Tom, Mary John ve Alice masanın etrafına oturtuldular.
Parkta bazıları bankta oturdu ve diğerleri dolaştı.
Tom ve Mary John ve Alice'in karşısındaki masada oturuyordu.
Tom ve Mary kanepede oturuyordu, televizyon izliyordu.
Tom ve Mary havuzun yanında bir bankta oturuyordu.
Tom ve Mary girişe yakın bir masada oturdu.
Tom ve arkadaşları kamp ateşinin etrafında oturdu ve hatmileri kızarttı.
Tom, Mary, John ve Alice ateşin etrafında oturdular.
Tom ve ben sahilde martıları seyrederek oturduk.
Ama bu masada yemek yiyen insanlar hastalanmadı.
Yabancı turistler otobüse oturup pencereden dışarı baktılar.
Tom ve Mary TV izlerken birlikte kanapede oturdu.
Tom ve Mary John'un arabasının arka koltuğunda birbirinin yanında oturmuştu.
Tom ve Mary bir park bankında oturup saatlerce konuştular.
Tom ve Mary konuşmadan uzun süre orada oturdu.
Üç sırtlan birbirlerini ikna etmeye çalışarak bir daire içinde oturdu.
Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.
Tom ve Mary satranç oynarken bahçede küçük bir masada oturdu.
Tom ve Mary kanepede mümkün olduğu kadar birbirlerinden uzak oturuyorlardı.
Onlar parkta bir banka oturdular.
Mary ve benim aynı trende olmamız, tamamen bir tesadüftü.
Tom ve Mary kanepede oturdular, bir fotoğraf albümüne göz attılar.
Tom ve Mary köşedeki bir masada birbirlerinin karşısında oturdu.
Tom ve Mary verandada bir masada birbirlerinin karşısında oturuyorlardı.
Tom ve Mary bankta oturdular, insanların yüzüşünü izlediler.
Tom ve arkadaşları ateşin etrafına oturdular, iyi eski günlerden bahsettiler.
- Tom ve Mary kanepede yan yana oturuyorlardı.
- Tom ve Mary kanepede birbirinin yanında oturuyordu.
Tom ve Mary birlikte kanepede oturuyorlardı.
Tom ve Mary asansörde üç saat sıkıştı.
Tom masanın etrafında oturan insanlara daha önce hiç poker oynamadığını söyledi.
Tom'un sesi o kadar hafifti ki amfinin arkasında oturanlara zar zor duyulabiliyordu.