Translation of "Oben" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Oben" in a sentence and their turkish translations:

Da oben.

Hemen yukarıda.

Siehe oben.

Yukarıya bakın.

Oben im Baumkronendach...

Ağaçlardaysa...

Sieh nach oben

Yukarı Bak

Tom ist oben.

Tom yukarı katta.

Fett schwimmt oben.

- Yağ yüzeye çıkar.
- Yağ suyun üstüne çıkar.

Ich war oben.

Üst kattaydım.

Die arbeiten oben.

Onlar üst katta çalışıyor.

Ich bin oben.

Ben üst kattayım.

Tom wartet oben.

Tom yukarıda bekliyor.

Tom war oben.

Tom üst katta idi.

- Sei vorsichtig da oben!
- Seien Sie vorsichtig da oben!

Orada dikkatli ol.

- Was tun sie dort oben?
- Was tun sie da oben?

Onlar yukarıda ne yapıyor?

Die Toilette ist oben.

Tuvalet üst katta.

Sie ging nach oben.

O, yukarı gitti.

Mein Arbeitszimmer ist oben.

Benim çalışma odam yukarıda.

Es befindet sich oben.

O üst katta.

Tom lief nach oben.

Tom üst kata koştu.

Ich sehe oben nach.

Üst katı kontrol edeceğim.

Tom macht oben Hausaufgaben.

Tom üst katta ödevini yapıyor.

Die Schlafzimmer sind oben.

Yatak odaları üst kattadır.

Was ist da oben?

Ne var orada?

Bist du da oben?

- Orada mısın?
- Yukarıda mısın?

Das Badezimmer ist oben.

Banyo üst katta.

Tom kam nach oben.

Tom üst kata geldi.

Transportstrahl nach oben bitte!

Beni ışınla.

Ich lief nach oben.

Ben üst kata koştum.

Bring Tom nach oben.

Tom'u yukarı götür.

Tom ging nach oben.

Tom üst kata gitti.

Ich gehe nach oben.

Yukarı gidiyorum.

Oben brennt noch Licht.

Üst katta hâlâ bazı ışıklar var.

Er schaute nach oben.

O, yukarıya baktı.

Sie schaute nach oben.

O yukarıya baktı.

Maria schaute nach oben.

Mary yukarıya baktı.

Sieh dort oben nach.

Oraya bak.

Mein Zimmer ist oben.

Benim odam üst katta.

Tom war nicht oben.

Tom üst katta değildi.

Maria macht oben Hausaufgaben.

Mary yukarıda, ödevini yapıyor.

- Tom wartet da oben auf dich.
- Tom wartet da oben auf euch.
- Tom wartet da oben auf Sie.

Tom orada sizi bekliyor.

- Was hast du da oben gemacht?
- Was habt ihr da oben gemacht?
- Was haben Sie da oben gemacht?

Orada ne yapıyordun?

- Was machst du denn da oben?
- Was macht ihr denn da oben?
- Was machen Sie denn da oben?

Orada ne yapıyorsun?

- Was geht dort oben vor sich?
- Was geht da oben vor sich?

Orada neler oluyor?

- Ein Fels fiel von oben herab.
- Ein Stein fiel von oben herab.

Yukarıdan bir kaya düştü.

- Tom ist gerade mit Maria oben.
- Tom ist gerade oben bei Maria.

Tom şu anda Mary ile üst katta.

Sie ist hier oben festgebunden.

Yukarıya sıkıca tutturdum.

Was machst du hier oben?

Burada ne restore ediyorsun?

Tom ist oben am Packen.

Tom alt katta bavul hazırlıyor.

Tom ruht sich oben aus.

Tom üst katta dinleniyor.

Tom und Maria schlafen oben.

Tom ve Mary üst katta uyuyorlar.

Siehe das oben angeführte Beispiel.

Yukarıda verilen örneğe bak.

Was macht Tom da oben?

Tom orada ne yapıyor?

- Ich bin oben, wenn ihr mich braucht.
- Ich bin oben, wenn Sie mich brauchen.
- Ich bin oben, wenn du mich brauchst.

Bana ihtiyacın olursa üst katta olacağım.

Ich habe sie hier oben... ...festgebunden...

Yukarıya sıkıca tutturdum.

Sie geht bis ganz nach oben.

Kayalığın bu yüzü boyunca uzanıyor.

Wir werden wieder nach oben zurückkehren.

Tekrar başa döneceğiz.

Er trug den Karton nach oben.

O, kutuyu üst kata taşıdı.

„Tom, bist du unten?“ – „Nein, oben.“

"Tom, alt katta mısın?" "Hayır, ben üst kattayım."

Er lebt oben auf diesem Berg.

O, bu tepenin üstünde yaşar.

Er wartet dort oben auf dich.

O orada seni bekliyor.

Der Hut war oben herum schmutzig.

Şapkanın üstü kirli idi.

Tom schob seine Sonnenbrille nach oben.

Tom güneş gözlüğünü kafasının üstüne doğru itti.

- Warum stehen Sie ganz oben auf der Liste?
- Warum stehst du ganz oben auf der Liste?
- Warum steht ihr ganz oben auf der Liste

Neden listenin başındasın?

- Was zur Hölle hast du oben gemacht, Mary?
- Was zum Teufel hast du oben gemacht, Mary?

Yukarıda ne halt ediyordun Mary?

Ein Adler segelte hoch oben am Himmel.

Bir kartal havada yüksekte süzülüyordu.

Ich will, dass du nach oben gehst.

Üst kata çıkmanı istiyorum.

- Alle schauten nach oben.
- Alle blickten auf.

Herkes yukarı baktı.

Tom und Maria sehen beide nach oben.

Tom ve Mary her ikisi de yukarıya bakar.

- Tom schaute nach oben.
- Tom blickte auf.

Tom sözlükte aradı.

- Wir schauten nach oben.
- Wir blickten auf.

Biz yukarıya doğru baktık.

Das Haus steht oben auf dem Hügel.

Ev tepenin üstünde.

Von oben konnte man den Fluss sehen.

Yukarıdan nehir görülebiliyordu.

Tom traf Maria oben auf der Treppe.

Tom merdivenlerin tepesinde Mary ile karşılaştı.

Zwei Kinder sitzen oben auf dem Zaun.

Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor.

Herr Sato stand oben auf einem Felsbrocken.

Bay Sato bir kayanın tepesinde duruyordu.

Die Schule ist oben auf dem Hügel.

Okul tepenin üstünde.

Die Prinzessin lebt ganz oben im Turm.

Prenses kulenin tepesinde yaşıyor.

Tom schaut nach oben in den Himmel.

Tom gökyüzüne bakıyor.

- Schau auf das Bild oben auf der Seite!
- Schauen Sie auf das Bild oben auf der Seite!

Sayfanın üst kısmındaki resme bak.

Von außen und von oben her teilen wollen,

Bizi dışarıdan ve yukarıdan bölmek

Da war eine Fahne oben auf dem Flaggenmast.

Direğin tepesinde bir bayrak vardı.

Ich lasse ihn diese Schachtel nach oben bringen.

Bu kutuyu ona üst kata taşıtacağım.

Er schloss die Tür und ging nach oben.

Kapıyı kapattı ve üst kata çıktı.

Sie schloss die Tür und ging nach oben.

Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.

Er wohnt da oben, auf dem Berg dort.

Orada, o dağın tepesinde yaşıyor.

Klicken Sie rechts oben im Bild auf „anmelden“.

Ekranın sağ üst köşesindeki "giriş tuşuna" tıklayın.

Tom schloss die Tür und ging nach oben.

Tom kapıyı kapattı ve üst kata çıktı.

In der Wohnung oben steigt gerade eine Party.

Onlar üst kattaki dairede bir parti veriyorlar.

Im Weltall gibt es kein Oben und Unten.

Uzayın hiç "yukarı" veya "aşağı"sı yoktur.

Er hat es von oben bis unten begutachtet.

Onu baştan aşağı inceledi.

Tom fuhr mit Maria im Fahrstuhl nach oben.

Tom Mary ile asansörle yukarı çıktı.

Ich habe oben geschaut. Dort ist sie nicht.

Ben üst katı kontrol ettim. O orada değil.

Toms Name stand ganz oben auf der Liste.

Tom'un adı listenin başındaydı.

Siehst du oben auf dem Bildschirm die Menüleiste?

Ekranın üst kısmındaki menü çubuğunu görebiliyor musun?

Dein Name steht ganz oben auf der Liste.

Senin adın listede ilk sırada bulunuyor.

Das Dorf liegt hoch oben in den Bergen.

Köy dağlarda yüksekte bulunmaktadır.

Ich trug Tom nach oben in sein Schlafzimmer.

Tom'u yukarıdaki yatak odasına taşıdım.

Natürlich befindet sich der Eingang oben auf der Treppe

tabi birde girişinin merdivenin en üst basamağında olması

Wenn er die Nasenspitze nicht ständig nach oben hebt

Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırmazsa

Oben auf dem Stimmzettel steht  jeweils, was gewählt wird.

Oy pusulasının en üstünde ne seçilecek.

Tom langte nach dem Wörterbuch ganz oben im Regal.

Tom üst raftaki sözlüğe uzandı.