Translation of "Nannte" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Nannte" in a sentence and their turkish translations:

Ich nannte Einzelheiten.

Ben detaylara girdim.

nannte nicht einmal Mädchen

kız çocuklarına isim dahi vermiyordu

Vater nannte mich Kazunari.

Babam bana Kazunari adını verdi.

Tom nannte keine Namen.

Tom isim vermedi

Ich nannte ihn Tom.

Ona Tom diye seslendim.

Ich nannte sie "klebrige Vicky".

Ben de ona ''Yapışkan Vicky'' dedim.

Damals nannte mich jeder Tony.

Herkes bana bu günlerde Tony dedi.

Sie nannte ihren Bären Ted.

Ona ayısını Ted olarak çağırdı.

Sie nannte das Kätzchen „Jaguar“.

Kedi yavrusuna "jaguar"diye seslendi.

Ich nannte die Katze "Tama".

Kediyi "Tama" diye çağırıyorum.

Mick nannte das Baby Richard.

Mick bebeğe Richard adını verdi.

Man nannte ihn einen Philosophen.

İnsanlar ona filozof dediler.

Tom nannte seinen Hund Rex.

- Tom, köpeğinin adını Rex koydu.
- Tom köpeğine Rex adını verdi.

Maria nannte ihren Hund Rex.

Maria köpeğine Rex adını verdi.

Ich nannte meinen Hund Rex.

Köpeğime Rex adını verdim.

Er nannte seinen Hund Rex.

O, köpeğine Rex adını verdi.

Sie nannte ihren Hund Rex.

O, köpeğine Rex adını verdi.

Tom nannte uns den Grund.

Tom bize nedenini anlattı.

Er nannte mich einen Angsthasen.

Tom bana bir korkak kedi dedi.

Mike nannte seinen Hund Spike.

Mike köpeğine Spike adını verdi.

Sie nannte ihn einen Lügner.

Ona bir yalancı dedi.

Ich nannte Tom den Grund.

Tom'a nedenini söyledim.

Man nannte ihn Facundo. DANKE, PEPE

Ona Facundo diyorlardı. Evet. TEŞEKKÜRLER PEPE

Mary nannte ihr erstes Kind Tom.

Mary ilk çocuğuna Tom adını verdi.

Er nannte dich sogar einen Heuchler.

Sana ikiyüzlü diyecek kadar ileri gitti.

Mein Freund nannte mich einen Feigling.

Arkadaşım bana bir korkak dedi.

Schwefelsäure nannte man früher auch "Vitriolöl".

Sülfürik asit bir zamanlar kezzap yağı olarak bilinirdi.

Tom nannte Mozart einen seiner Lieblingskomponisten.

Tom, Mozart'ın en sevdiği bestecilerden biri olduğunu söyledi.

Das Paar nannte sein erstes Kind Mike.

Çift ilk çocuklarına Mark adını verdi.

Mary nannte das Baby nach ihrer Großmutter.

- Mary bebeğe büyükannesinin adını verdi.
- Mary bebeğe anneannesinin ismini koydu.

Der alte Mann nannte die Holzpuppe Pinocchio.

Yaşlı adam ahşap bebeğe Pinokyo adını verdi.

Napoleon nannte die Engländer eine Nation von Krämern.

Napolyon, İngilizleri bir esnaf milleti olarak nitelendirdi.

- Sie nannte ihn Charles.
- Sie hat ihn Charles genannt.

O, ona Charles adını verdi.

- Er sagte mir, ich sei hübsch.
- Er nannte mich hübsch.

O benim güzel olduğumu söyledi.

- Tom rief Maria ein Taxi.
- Tom nannte Maria ein Taxi.

Tom Mary'ye bir taksi çağırdı.

- Tom nannte Mary eine Verräterin.
- Tom bezeichnete Mary als Verräterin.

Tom, Mary'ye hain dedi.

- Tom nannte Mary eine Lügnerin.
- Tom bezeichnete Mary als Lügnerin.

Tom Mary'ye yalancı diye bağırdı.

- Tom nannte Mary einen Feigling.
- Tom bezeichnete Mary als Feigling.

Tom Mary'ye korkak diye bağırdı.

- Ich nannte das Kätzchen Tama.
- Ich habe das Kätzchen Tama genannt.

Kedi yavrusuna Tama adını verdim.

- Sie hat ihre Katze Tatoeba genannt.
- Sie nannte ihre Katze Tatoeba.

O, kedisine Tatoeba adını verdi.

- Ich nannte die Katze "Tama".
- Ich habe die Katze "Tama" genannt.

Ben kediye "Tama" adını verdim.

Der Brite nannte Soult "Der Herzog der Verdammnis" und brachte sie durch

İngilizler, Soult'a 'Lanet Dükü' adını taktı ve onları

- Mary nannte ihr erstes Kind Tom.
- Maria hat ihr erstes Kind Tom genannt.

Mary ilk çocuğuna Tom adını verdi.

Da ich nicht heiraten möchte, nannte mich meine Oma einen Krüppel und ähnliches.

Evlenmek istemiyorum çünkü, büyükannem bana sakat dedi.

Erinnerst du dich noch an den Vornamen deiner Großmutter? - Nein, ich nannte sie nur immer Oma.

Büyükannenin ilk adını hatırlıyor musun? - Hayır, ona her zaman sadece nine derdim.

Er sah, dass ihn jeder den Mann nannte, der lächelt. Er drehte einen Film namens Room Man

baktı ki herkes ona gülen adam diyor, oda gülen adam isminde bir film çekti

- Mein Bruder nannte seine Katze Hanako.
- Mein Bruder hat seine Katze Hanako genannt.
- Mein Bruder hat seine Katze Hanako getauft.

Küçük erkek kardeşim kedisine Hanako adını verdi.

- Tom rief Mary ein Taxi.
- Tom rief ein Taxi für Mary.
- Tom rief Maria ein Taxi.
- Tom nannte Maria ein Taxi.

- Tom Mary için bir taksi çağırdı.
- Tom Mary'ye bir taksi çağırdı.

Nach zehn Monaten sehr schwerer Arbeit, manchmal arbeitete er die ganze Nacht lang in einer unbeheizten Kuppel, entdeckte Clyde Tombaugh ein Objekt, welches er Pluto nannte.

On aylık çok sıkı bir çalışmadan sonra, bazen ısıtılmamış bir kubbede gece boyunca çalışarak, Clyde Tombaugh Pluto adını verdiği bir nesne keşfetti.

- Ich sagte ihm, was das Problem war.
- Ich habe ihm gesagt, was das Problem war.
- Ich habe ihm gesagt, wo das Problem lag.
- Ich nannte ihm das Problem.

Sorunun ne olduğunu ona söyledim.

"Was sehe ich!" sagte ihre Mutter mit großer Verwunderung. "Es scheint mir, dass aus ihrem Mund Perlen und Diamanten hüpfen! Woher kommt das, meine Tochter?" (Das war das erste Mal, dass sie sie Tochter nannte).

'' Neler de görüyorum!'' dedi annesi büyük bir şaşkınlıkla. ''Ağzından incilerin ve elmasların saçıldığı görülüyor. Bunlar nereden geliyor, kızım?''( Bu, ona kızım diye seslendiği ilk seferdi.)