Examples of using "Ließen" in a sentence and their turkish translations:
Biz Tom'u yalnız bıraktık.
Onu serbest bıraktılar.
Plajda fotoğrafımızı çektirdik.
Bu kıtanın batmasına izin verdik.
. Anglo-Saksonlar onları serbest bıraktı.
Onlar sorunu çözümsüz bıraktılar.
Onlar bir balon uçurdular.
Çocuklar uçurtma uçuruyorlardı.
Ebeveynlerim oraya gitmeme izin verdi.
Japonya'ya yerleştiler.
Onlar derhal bir doktor getirttiler.
Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
- Güvenlik görevlileri bizi içeri almıyordu.
- Güvenlik bizi içeri sokmuyordu.
Algıyı güçlendiren sesler
- Çiçekler odayı canlandırdı.
- Çiçekler odayı aydınlattı.
Uzun bir süre onu dışarıda beklettiler.
Onlar bizi bütün gün çalıştırdı.
Yapmamız gerekeni yapmadan bıraktık.
Birçok sürücü arabasını karda bıraktı.
- Evlenip Boston yakınlarında bir yere yerleştiler.
- Evlenip Boston civarına yerleştiler.
- Sabahtan akşama kadar onu çalıştırdılar.
- Onu sabahtan akşama kadar çalışmaya zorladılar.
- Onu sabahtan akşama kadar çalıştırdılar.
- Onu sabahtan geceye kadar çalıştırdılar.
Yedi yaşındayken ebeveynleri boşanıyor.
bu toplulukların inanılmaz hikâyelerini dinlerken bile
Ebeveynlerim bana çıkmak istediğim kişiyle çıkmama izin vermezdi.
Tom ve Mary asla gözlerini birbirlerinden almadılar.
Tom ve Mary evlenip Boston'a yerleştiler.
onlara bir dizi yeni şey öğretmeye çalışacağız
Tom'un vücudunda ağır şekilde darp edilmeye bağlı hasar vardı.
Onu birkaç saat tuttular ve sonra özgür olmasına izin verdiler.
Ben diğer çocuklarla elim sende oynamak istedim ama onlar bana izin vermediler.
Onu dışarı götürerek ona moral vermeye çalıştık.
Bütün hafta çalıştıktan sonra pazar günü ağırdan aldık.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
Onlar Tom'u adada bıraktı.
Kapılar açılmadı bu yüzden arabaya bağajdan girmek zorunda kaldım.
Beni asla yalnız bırakmayacağını söyledin.
Bir zamanlar elde ettikleri ilk fırsatta kaçmayı kafalarına koyan bir İskoçyalı ve bir İngiliz ve bir İrlandalı orduda birlikte hizmet ediyorlardı.