Translation of "Japans" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Japans" in a sentence and their turkish translations:

- Hokkaidō liegt im Norden Japans.
- Hokkaidō befindet sich im Norden Japans.

Hokkaido Japonya'nın kuzey kesiminde yer almaktadır.

- Tōkyō ist die größte Stadt Japans.
- Tokio ist die größte Stadt Japans.

Tokyo Japonya'da en büyük şehirdir.

Japans wichtigster Gegner war China.

Japonya'nın en önemli rakibi Çin'di.

Yokohama ist die zweitgrößte Stadt Japans.

Yokohama, Japonya'nın en büyük ikinci şehridir.

Wie groß ist die Bevölkerung Japans?

Japonya'nın nüfusu nedir.

Okinawa ist die südlichste Insel Japans.

Okinawa, Japonya'nın en güneydeki adasıdır.

Kyoto ist die frühere Hauptstadt Japans.

Kyoto Japonya'nın eski başkentidir.

Honshū ist die größte Insel Japans.

Honshu Japonya'nın en büyük adasıdır.

Osaka ist die zweitgrößte Stadt Japans.

Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.

Kioto war die einstige Hauptstadt Japans.

Kyoto, Japonya'nın eski başkentiydi.

Tōkyō ist die größte Stadt Japans.

Tokyo Japonya'da en büyük şehirdir.

Sapporo ist die fünftgrößte Stadt Japans.

Sapporo Japonya'da beşinci en büyük şehirdir.

Er ist der höchste Turm Japans.

Bu Japonya'da en yüksek kule.

Der Fuji ist der berühmteste Berg Japans.

Fuji dağı Japonya'nın en ünlü dağıdır.

Die Aussichten für Japans Zukunft sind düster.

Japonya'nın gelecek için beklentileri kasvetli görünüyor.

Der Biwasee ist der größte See Japans.

Biwa Gölü Japonya'da en büyük göldür.

Der Shinano ist der längste Fluss Japans.

Shinano Nehri Japonya'daki en uzun nehirdir.

Er ist einer der größten Wissenschaftler Japans.

- Kendisi Japonya'daki en meşhur bilim adamlarındandır.
- Japonya'daki en büyük bilim adamlarından biridir.

Er ist einer der berühmtesten Sänger Japans.

- Kendisi Japonya'daki en meşhur şarkıcılardandır.
- Japonya'daki en ünlü şarkıcılardan biridir.
- O, Japonya'daki en tanınmış şarkıcılardan biridir.

Der Shitennōji ist der älteste Tempel Japans.

Shitennouji, Japonya'daki en eski tapınaktır.

Der Fuji ist der höchste Berg Japans.

Fuji Dağı Japonya'nın en yüksek dağıdır.

Tokio ist mit Abstand die größte Stadt Japans.

Tokyo açık ara farkla Japonya'daki en büyük şehir.

Endlich hat der Frühling diesen Teil Japans erreicht.

Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.

Die Stadt ist an der nördlichsten Spitze Japans gelegen.

Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.

Die neue Nation steht unter dem wirtschaftlichen Einfluss Japans.

Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.

Die Hauptinseln Japans sind Hokkaido, Shikoku, Honshu und Kyushu.

Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.

Die Bewegung fügte der Geschichte Japans eine neue Seite hinzu.

Hareket, Japonya tarihine yeni bir sayfa ekledi.

1998 überstiegen Japans Exporte die Importe um 77,8 Milliarden Dollar.

Japonya'nın ihracatı 1998'de ithalatını 77.8 milyar dolar aştı.

Der Fuji, der höchste Berg Japans, ist 3776 Meter hoch.

Japonya'daki en yüksek dağ olan Fuji Dağı, 3776 metre yüksekliğindedir.

- Tokyo ist die Hauptstadt von Japan.
- Tokyo ist Japans Hauptstadt.

Tokyo Japonya'nın başkentidir.

Es wird gesagt, dass Kazu der beste Fussballspieler Japans wäre.

Kazu'nun Japonya'da en iyi futbol oyuncusu olduğu söylenmektedir.

Erste Aufnahmen eines Riesenkraken entstanden 2012 vor der Küste Japans.

Dev bir kalamarın ilk görüntüleri, Japonya kıyılarında 2012'de yakalandı.

Die Bevölkerung Chinas ist acht mal so groß wie die Japans.

Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 mislidir.

Ich bin mehr um dich besorgt als um die Zukunft Japans.

Japonya'nın geleceğinden çok senin hakkında endişeliyim.

Japans weltweite Exporte erreichten 1998 einen Wert von 314 Milliarden Dollar.

Japonya'nın tüm dünyadaki ihracatı, 1998'de 314 milyar doları aştı.

- Die Hauptstadt von Japan ist Tokio.
- Die Hauptstadt Japans ist Tokio.

Japonya'nın başkenti Tokyo'dur.

Ich mache mir mehr Sorgen um dich als um die Zukunft Japans.

Japonya'nın geleceğinden daha çok senin hakkında endişeleniyorum.

- Die Wirtschaft Japans ist immer noch stabil.
- Noch ist die japanische Wirtschaft stabil.

Japon ekonomisi hâlâ istikrarlı.

Zum Teil ist die Abnahme der Entwicklungshilfeleistungen Japans auf einen heimischen ökonomischen Abschwung zurückzuführen.

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

- Er interessiert sich sehr für japanische Geschichte.
- Er ist sehr an der Geschichte Japans interessiert.

Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.

Wenn man in Japans Bussen und Bahnen Speisen verzehrt, sehen die anderen Leute das gar nicht gern.

Tom gerçekten onu öğrenmek istiyorsa her gün Fransızca çalışması gerektiğini biliyordu.

Einer der Gründe dafür ist die unterschiedliche Haltung Japans im Vergleich zu anderen Ländern, was das Bildungswesen angeht.

japonya ve diğer ülkeler arasındaki farklılığın nedenlerinden biri eğitime bakışlarıdır.

- Diese Insel ist im Süden von Japan.
- Diese Insel ist im Süden Japans.
- Diese Insel ist südlich von Japan.

Bu ada Japonya'nın güneyinde.

- China hat etwa achtmal so viele Einwohner wie Japan.
- Die Einwohnerzahl Chinas ist etwa achtmal so groß wie die Japans.

Çin'in nüfusu Japonya'dan yaklaşık sekiz kat daha büyüktür.

- Die Bevölkerungszahl Japans liegt bei 120 Millionen.
- Japan hat eine Bevölkerung von etwa hundertzwanzig Millionen.
- Japan hat etwa hundertzwanzig Millionen Einwohner.

Japonya'nın nüfusu yaklaşık 120 milyondur.

- Wie kommt es, dass du so viel über die japanische Geschichte weißt?
- Woher kennst du dich so gut in der Geschichte Japans aus?

Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?