Examples of using "Gehalten" in a sentence and their turkish translations:
Tom sözünü tuttu.
- Sözünü tuttu.
- Sözünde durdu.
Sözünü tutmadı.
Tom sözünü tutmadı.
Beni taşıdı.
Sözler tutulmalıdır.
Tom esir tutuluyor.
Sözümüzü tuttuk.
Sözünü tutmadın.
Daha yaşlı olacağını sanıyordum.
Beni taşıdı. Pekâlâ.
Tom rehin tutuldu.
Sadece el ele tutuşuyorduk.
O, sözünü tuttu.
Adam polis gözetiminde tutuldu.
Ağızlarını kapalı tutsalardı iyi olurdu.
O, sözünü tutmadı.
Ben her zaman sözümü tuttum.
Mary sözünü tutmadı.
Tom kısa bir konuşma yaptı.
O, sözünü tutmadı.
Onlar sözünü tutmadı.
Tom yaşam desteğinde.
Onlar sözlerini tutmadılar.
Tom sözünü tutmadı.
Sadece senin talimatlarını izledim.
Yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanılıyor.
O, beni annemle karıştırdı.
Tom seni oldukça çok düşündü.
Tom yanlışlıkla şekeri tuzla karıştırdı.
Ben tarife uydum.
Keşke çenemi kapalı tutsaydım.
Tom hepimizi aldattı.
Çekici kadınların genellikle aptal olduğu düşünülmektedir.
Ben onu onun erkek kardeşi sandım.
Ayin Latincede söylenirdi.
Gerçekten Tom olduğumu düşündün mü?
Tom'un Mary'nin babası olduğunu düşündüm.
Seni yanlışlıkla kardeşine benzettim.
Hiç Fransızca bir konuşma yaptın mı?
Tamam, halat bizi çekti ve kanyona indik.
O, elinde bir dolma kalem tutuyordu.
O kadar yaşlı olduğunu düşünmemiştim.
Hayvanlar çok küçük kafeslerde tutuluyor.
Kim kurallara göre oynamıyor?
Tom bana verdiği sözü tutmadı.
- Başlangıçta, yanlışlıkla seni erkek kardeşine benzettim.
- Başlangıçta seni erkek kardeşinle karıştırdım.
- Başlangıçta seni erkek kardeşine benzettim.
Bunun kötü bir rüya olduğunu düşündüm.
Tom her zaman beni bilgili tuttu.
O benim bir salak olduğumu düşünmüş olmalı.
O benim bir salak olduğumu düşünmüş olmalı.
Tom ele geçirildi.
Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.
Biz en son araştırmaya ayak uydurmadık.
O onun yanında durdu.
O bir nutuk çekti.
Sözümü tutmadığım için pişmanım.
Koyu kahve onu bütün gece uyanık tuttu.
Tom daha Mary'nin elini bile tutmadı.
Birçok sağır insan "özürlü" olarak düşünülmekten hoşlanmazlar.
Sözümü tuttum.
Avonlea'daki hiç kimse daha önce hiç papağan bakmamıştı.
Mary ve Alice sıklıkla kız kardeşleri ile karıştırılırlar.
Film, kitaba sadık kalmış.
Sen olduğunu düşündüğüm kişi değilsin.
Pek çok kişi tarafından ruhun merkezi olarak düşünüldü,
Herkesin sandığından daha küçük fotosentetik hücreler.
, saçını tutan adamın ellerini keser .
Sen hiç kütüphanede şekerleme yaptın mı?
Plan son dakikaya kadar gizlendi.
Tom ve Mary üç ay için rehine olarak tutuldular.
Tom, Mary ve John'un el tutuştuğunu gördü.
Sanırım yunuslar esaret altında tutulmamalı.
İlaçlar da gayet serin. Onları mağarada serin tuttuk.
Çoğu vakit siz rahat uyuyabilin diye nöbet tuttum.
O, olduğunu düşündüğüm kişi değil.
O sadece olduğunu düşündüğüm kişi değil.
Tom işte bir aydan daha az devam etti.
- Tom sözünü hep tuttu.
- Tom verdiği sözleri hep tutmuştur.
- Tom sözüne her daim sadık olmuştur.
- Saçım uzun olduğu için sıklıkla kız sanıldığım oluyor.
- Saçlarım uzun olduğu için beni kız sananlar oluyor sık sık.
Bazı hayvanlar kafeste tutulduğunda yavrulamazlar.
Bunun ne olduğunu düşünüyordunuz?
"Neden onun elini tutuyordun?" "Onun elini tutmuyordum!"
"Neden onun elini tutuyordun?" "Onun elini tutmuyordum!"
Daha iyisini bilecek kadar akıllı olduğunu düşündüm.
Eğer durum düzelmezse, önlem almak zorunda kalacağım.
Sevgin için teşekkür ederim. En çok da başkanlığım süresince
Sık sık bir öğrenciyle karıştırılır.
O sözün yerine getirilmediği bir aydan daha fazla süre sonra fark edildi.
Arkadaşlarımdan çoğu yaşlanırken kilo almalarına rağmen ben ağırlığımı düşük tuttum.
En iyi arkaşım olduğunu düşündüğüm adam tarafından aldatıldım.
John'un annesi öyle genç görünüyor ki, sık sık John'un ablası olduğu sanılıyor.
Bir zaman meselesi olarak düşünülüyor.
Bunu yapmayı sen seçtin. Hiç kimse kafana silah tutmadı.
John'un annesi o kadar genç görünüyor ki o sık sık onun ablası ile karıştırılıyor.
Tom aksanıyla, çoğu zaman bir Hollandalı sanılıyor; O, aslında bir İngiliz.
O, bir makineli tüfek ile işgalcileri körfezde tuttu.
İnsanların Tom'un zeki olduğunu düşündüklerine inanamıyorum.
Tom, bir İngiliz, kusursuz, aksansız Almanca konuştu. Daha iyi tanımasaydım, onu iyi bir aileden gelen bir Alman sanırdım.
Kırmızı ışıkta durdun mu?