Examples of using "Breite" in a sentence and their turkish translations:
Onun geniş omuzları vardı.
Mary'nin geniş omuzları var.
Onun geniş omuzları var.
Tom'un geniş omuzları var.
Jim'in geniş omuzları var.
Geniş nehir yavaşça akar.
Oturma odamda geniş pencereler var.
Tom'un çok geniş omuzları var.
Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.
Nehir 50 metre genişliğindedir.
Şehrin çok sayıda geniş caddeleri var.
Tom'un geniş omuzları ve dar kalçaları vardır.
Mary'nin dar omuzları ve geniş kalçaları vardır.
Yolun genişliği güvenli sürüş için yetersiz.
Yol on fit genişliğinde.
Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
O küpün hacmini, uzunluk, en ve yüksekliği birbiriyle çarparak bulursun.
Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.