Examples of using "Braune" in a sentence and their turkish translations:
Onun kahverengi gözleri var.
Kahverengi gözleri var.
Tom'un kahverengi gözleri var.
Jason'un kahverengi gözleri var.
Kahverengi gözlerim var.
Mary'nin güzel kahverengi gözleri var.
O kahverengi olan da benimki.
Kahverengi şapka eski.
Mary'nin iri kahverengi gözleri var.
Tom kahverengi bir ceket giymiyordu.
Ben kahverengi ayakkabıları istiyorum, siyah olanları değil.
İlaç, kahverengi bir sıvıydı.
Kahverengi kağıt torbanın içine koyun.
Postane kahverengi binadır.
Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?
Benim kahverengi gözlerim ve siyah saçım var.
Kahverengi saçım var.
Tom'un kahverengi saçı var.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.
Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?