Examples of using "Betrat" in a sentence and their turkish translations:
O benim odama girdi.
O odaya girdi.
O benim odama girdi.
O, odasına girdi.
Mayuko odaya girdi.
- Odasına girdi.
- O, odasına girdi.
Tom odaya girdi.
Tom Mary'nin ofisine gitti.
Tom binaya girdi.
Sami camiye girdi.
Kız odaya girdi.
O, gizlice bahçeye girdi.
Binaya bir yabancı girdi.
Tom sessizce odaya girdi.
- Tom gergin biçimde odaya girdi.
- Tom sinirli bir şekilde odaya girdi.
Onun babası odaya girdi.
Aniden odaya girdi.
Ay'a ilk ayak basan Neil Armstrong
Adam bitişik odaya girdi.
İzinsiz olarak odama girdi.
Tom odaya giren ilk kişiydi.
Odaya ayaklarının ucuna basarak girdi.
O, mutfağa girdiğinde, orada kimse yoktu.
ona da girdi futbolun kirli yüzünü
O, çok geçmeden odaya geldi.
O, güvenlik görevlisi kılığında bankaya girdi.
Tom polis memurları tarafından çevrilmiş mahkeme salonuna yürüdü.
Ben odaya girince onlar alkışladılar.
Şapkasını çıkarmış olarak odaya girdi.
Tom odaya geldi, John ve Mary tarafından izleniyordu.
O, odaya girdiğinde o ayağa kalktı.
O yatak odasından ayrıldı ve oturma odasına girdi.
- Odaya girdim ve onunla el sıkıştım.
- Odaya girdim ve onunla tokalaştım.
Tom kilidi maymuncukla açtı ve odaya girdi.
Tom, Mary'nin bürosuna kapıyı çaldıktan sonra girdi.
Birisi odaya girdi.
Şapkamı çıkardım ve kiliseye girdim.
Tom mutfağa girdi.
Tom bisiklet kaskını taşıyarak sınıfa girdi.
Tom tekmeleyerek kapıyı açtı ve odaya gitti.
Polis adamın bankaya girdiğini gördü.
Ve Neil Armstrong Ay'a ilk ayak basan insan oldu
Odaya girdiğimde öğle yemeği yiyordu.
Tom kazara takım elbise giyen insanlarla dolu bir odaya yürüdü.
Mary oturma odasına girdiğinde, Tom spor sayfasını okuyordu.
Odaya girdiğimde bir köpek buldum.
Ben odaya girdiğimde oğlum birkaç saattir yazı yazıyordu.
Tom Mary'nin ofisine girmeden önce telefonunu sessiz moda aldı.
O, odaya girdiğinde biz Jim hakkında konuşuyorduk.
Odaya girdiğinde şapkasını çıkardı.
Ben gittiğimde konferans salonu mağara gibi ve karanlıktı.
Odaya girince onu piyano çalarken buldum.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.
O, salona girerken iki adam ona yaklaştı.
Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.
Kapıyı çaldıktan sonra Tom'un ofisine girdim.
- Tom Mary odaya girer girmez tanıdı.
- Tom Mary'yi odaya girdiği anda tanıdı.
Mary odaya doğru yürüdüğünde Tom'un kaşı gözü oynadı.
Tom odaya geldi.
Dükkana girdim ve bir tezgahtar "Size yardımcı olabilir miyim?" dedi.
Ben odaya girdiğimde Tom ve Mary bir şeye gülüyordu.
Tom asansöre bindi ve üçüncü kat için düğmeye bastı.
O, odaya giren ilk kişiydi.
Odaya girdiğim an, bir şeyin hatalı olduğunu biliyordum.
Odaya girdiğim anda konuşmayı kestiler.
Tom odada yürüdü.
Odaya girdiğimde radyoda çalan Mozart'ı duyabiliyordum.
Tom boş odaya girdi ve hemen küllükte yanan bir sigara fark etti.
Sınıfa girdiğimde çalışan tek kişi Tom'du.
Küçük kız odaya girdi.
Ben bara girdiğimde müzik kutusunda hüzünlü bir müzik çaldığını duydum.
Ben kafeteryaya girdiğimde, iki tane genç adam televizyonda bir güreş maçını izliyordu.
Tom'u kurtarmak için yanan eve gittiğimde neredeyse ölüyordum.
O, sen ayrıldıktan sonra odaya girdi.
Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni fark etmedi.
Tom odaya girdiğinde " Doğum Günün kutlu olsun" diyen büyük bir pankart gördü.
Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
Tom öğretmen masasına oturdu ve o, sınıfa girdiği zaman kimya öğretmenini taklit ediyordu.
Tom ve Mary Fransızca konuşuyorlardı ama John odaya girince ingilizceye döndüler.
Tom döner kapıdan otel lobisine yürüdü.
Cevabını birkaç dakika boyunca boşu boşuna bekledikten sonra kapıyı açtım ve eve girdim.
Odaya girdiğimi uyarmak için Tom ve Mary birbirlerine bağıramayacak kadar çok meşguldü.
Ben odaya girer girmez onlar konuşmaktan vazgeçtiler.
Onun odasına girdiğimde onu bir kitap okurken buldum.
Ben sınıfa girdiğimde Tom Mary'yi öpüyordu.