Examples of using "L'étagère" in a sentence and their turkish translations:
Rafın tozunu sil.
Kitabı alt rafa koyun.
O, kitabı rafa koydu.
Unu rafın üstüne koy.
Rafın tozunu temizleyin.
Raftan bir kitap alın.
Raftaki kırmızı olanları seviyorum.
Kitabı raftan indirdi.
Tom raftan bir kitap indirdi.
Bu kitap üst rafta gider.
Senin çizgi romanların raftalar.
Raftan bir kitap indirdi.
Raftan bir kitap aldım.
O, raftan bir kitap aldı.
Raftan bir kitap aldım.
Annem rafa büyük bir vazo koydu.
Raftaki her kitabı okudum.
Kitabı alt rafa koy.
O ona raftaki birkaç kitabı gösterdi.
O, kafasını rafa çarptı.
Rafta bir sözlük var.
Rafta bir albüm var.
Üst rafa ulaşamıyorum.
Üst rafa ulaşamayacak kadar çok kısayım.
Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
Raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.
Bir sandalyeye çıktım böylece üst rafa ulaşabildim.
Oyuncaklarını kutuya geri koy ve sonra kutuyu rafa koy.
Üst raftaki şeylere ulaşamıyorum