Examples of using "Devenait" in a sentence and their turkish translations:
hüsrana
Ünlü oldu.
İşler şiddetlendi.
Tom tedirgin oluyordu.
Tom sabırsızlandı.
Birdenbire gökyüzü karardı.
O ünlü bir şarkıcı oluyordu.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
Yaşlandıkça, daha alçak gönüllü oldu.
her şey kolaylaşmaya başladı.
Tom sinirli oldu.
Gittikçe gürültülü oluyordu.
O, giderek daha çok kaygılanıyordu.
Sami hasta oldu.
O, ne kadar çok istediyse o kadar çok zengin oldu.
O kızardı.
Tom Mary'nin çok sinirlendiğini görebiliyordu.
Yaşlandıkça daha da güzelleşti.
Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.
Sami çıldırdı.
Ses sonunda kayboluncaya kadar gittikçe zayıfladı.
Gökyüzü gittikçe karardı ve rüzgar gittikçe daha sert esti.
Birdenbire gökyüzü karardı.
Zaman geçerken, gökyüzü gittikçe karardı.
Her gün gittikçe güzelleşerek büyüdü.
Gökyüzü gittikçe karardı.