Examples of using "Coincée" in a sentence and their turkish translations:
Anadolu levhası sıkıştı
Fermuar sıkıştı.
Sıkıştım.
- Ben sıkıştım.
- Ben çıkmazdayım.
O ele geçirildi.
Sıkıştım.
Alaska ormanlarında mahsur kalır.
Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var.
Buraya saplandım.
- Ben bir trafik sıkışıklığında sıkıştım.
- Trafik sıkışıklığında sıkıştım.
Kedim ağaçta sıkıştı.
Evet, oradaki küçük yarığa sıkıştı. Pekâlâ, bunu bağlayalım. İşte.
Yazıcının içinde bir kağıt parçası sıkıştı ve artık çalışmıyor.
Hiç asansörde sıkıştın mı?
Kedim bir ağaçta sıkıştı.
Seninle bu odada burada takıldığıma inanamıyorum.