Translation of "Apparence" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Apparence" in a sentence and their turkish translations:

- Aimes-tu ton apparence ?
- Aimez-vous votre apparence ?
- Votre apparence vous sied-elle ?
- Ton apparence te sied-elle ?

Görünme şeklini beğeniyor musun?

- Son apparence m'a trompé.
- Son apparence m'a trompée.
- J'ai été abusé par son apparence.
- J'ai été abusée par son apparence.

Görünüşüne aldandım.

- Son apparence m'a trompée.
- Son apparence m'a conduit en erreur.

Onun görünüşü beni baştan çıkardı.

Elle néglige son apparence.

Görünüşünü ihmal ediyor.

Je n'aime pas son apparence.

Onun bakışını sevmiyorum.

Je n'aime pas mon apparence.

Bakma tarzımı sevmiyorum.

Keiko a une belle apparence.

Keiko'nun güzel bir fiziği var.

Je n'ai pas cette apparence.

Ona benzemiyorum.

Et en apparence, tout allait bien.

ve görünürde her şey normal.

J'ai été abusé par son apparence.

Görünüşüne aldandım.

J'ai été trompé par son apparence.

Onun görünüşüyle aldatıldım.

Marie ne pense qu'à son apparence.

Mary sadece onun bakışını düşünür.

Ne juge pas quelqu'un sur son apparence.

İnsanları görünüşlerine göre yargılamayın.

- Ne te laisse pas avoir par sa belle apparence.
- Ne vous laissez pas avoir par sa belle apparence.

Onun iyi görünüşüne kanmayın.

Que la beauté et notre apparence sont primordiales.

en önemli olduğu fikrine hâlâ kapılıyoruz.

Je ne suis pas responsable de mon apparence.

Görünüşümü değiştirmek elimde değil.

Ne jugez pas un homme à son apparence.

Bir insanı görüntüsüyle yargılama.

Ne juge pas une personne sur son apparence.

Birini görünüşüne göre yargılama.

- Je ne veux pas être jugé seulement sur mon apparence.
- Je ne veux pas être jugée seulement sur mon apparence.

Ben sadece görünüşüm tarafından yargılanmak istemiyorum.

Malgré son apparence, c'est en fait notre cousine éloignée.

Görünüşüne rağmen... ...aslında uzaktan bir akrabamızdır.

Jean est brave en apparence, mais lâche en réalité.

Jean görünüşte cesur ama gerçekte ödlek biri.

- J'aime ton style.
- J'aime votre style.
- J'aime ton apparence.

Bakma şeklini seviyorum.

Son apparence est aussi étrange que son mode de vie.

Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.

Un grand homme ne se soucie pas de son apparence.

Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.

Nous ne devrions pas juger les gens sur leur apparence.

İnsanları görünüşlerine bakarak yargılamamalıyız.

Il ne faut pas juger une personne à son apparence.

İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.

Tu ne devrais pas juger les gens sur leur apparence.

İnsanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemelisiniz.

Nous ne devrions jamais juger les gens sur leur apparence.

İnsanları görünüşlerine göre yargılamamalıyız.

Contrairement à son apparence effrayante, sa voix était douce et calme.

Korkmuş görünüşünün aksine, sesi sakin ve yumuşaktı.

Son charme ne réside pas dans son apparence mais dans son caractère.

Onun çekiciliği görünüşünde değil, karakterinde.

Cette apparence remarquable Une fuite est apparue, disant peut-être qu'Asma pourrait être

. Asmaa gelen dikkat çekici bir görünüm A

- Il semblerait que Marie ne m'aime pas.
- De toute apparence, je ne plais pas à Marie.

Anlaşılan Mary beni sevmiyor.

On dit que les filles passent plus de temps à se préoccuper de leur apparence que les garçons.

Onlar kızların nasıl göründükleri ile ilgili endişelenerek erkeklerden daha çok zaman harcadıklarını söylüyorlar.

- Ne juge pas quelqu'un sur son apparence.
- Ne jugez pas les gens sur l'apparence.
- Ne juge pas les gens sur l'apparence.

İnsanları görünüşle yargılama.

Le visage des femmes est souvent plus beau, quand elles retirent leurs vêtements, car elles ne pensent alors plus du tout à leur apparence extérieure.

Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.