Translation of "Oma" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Oma" in a sentence and their turkish translations:

Oma tupa, oma lupa.

Benim evim, benim kurallarım.

- Minulla on oma talo.
- Minulla on oma taloni.

Benim kendi evim var.

Ole oma itsesi.

Kendine gel.

- Hän on jälleen oma itsensä.
- Hän on taas oma itsensä.

O tekrar eskisi gibi.

Molemmilla oli oma roolinsa.

onun bir rolü vardı, benim başka bir rolüm vardı.

Onko se oma ideasi?

Senin kendi fikrin mi?

Kaikilla on oma mielipiteensä.

Herkesin kendi görüşü var.

En ole oma itseni.

Ben kendim değilim.

Minulla on oma yritys.

Kendi işimi işletiyorum.

Hänellä on oma huone.

Onun kendi odası var.

Se oli oma valintasi.

Senin seçimindi.

Tomilla on oma asunto.

Tom'un kendi apartman dairesi var.

Olisipa minulla oma auto.

Keşke kendi arabam olsa.

Olisipa minulla oma sänky.

Keşke kendime ait bir odam olsa.

Tehdään tähän luonnon oma patja.

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

Tomilla on oma elämänsä elettävänä.

Tom'un yaşayacak kendi hayatı var.

Jokaisella lapsella on oma huone.

Her çocuğun kendi odası var.

Oma apu on paras apu.

Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.

Jokaisessa leikkipuistossa on oma kiusaajansa.

Çocuk parkının kendi kabadayısı vardır.

Minulla on oma TV-ohjelma.

- Kendi TV şovum var.
- Kendi televizyon programım var.

Jokaisella kansakunnalla on oma kielensä.

Her milletin kendi dili vardır.

Se oli hänen oma vikansa.

O onun kendi hatasıydı.

Jokaisella opiskelijalla on oma tietokone.

- Her öğrencinin kendi bilgisayarı vardır.
- Her öğrencinin kendi bilgisayarı var.

Tomi on oma itsensä taas.

Tom yine kendisi gibi davranıyor.

Tomi on minulle kuin oma poika.

Tom benim kendi oğlum gibi.

Tom ei ollut oma itsensä tänään.

Tom bugün her zamanki halinde değildi.

- Kaikilla on oma tyylinsä.
- Tyylinsä kullakin.

Herkesin kendi tarzı vardır.

Sinun oma isäsi ei luota sinuun.

Kendi baban sana güvenmiyor.

Hän ei koskaan puhu oma-aloitteisesti.

Konuşulmadıkça asla konuşmaz.

Uskotaan että valailla on oma kielensä.

Balinaların kendilerine ait bir dile sahip olduklarına inanılmaktadır.

Tiedän kyllä, että oma vikanihan tämä on.

Elbette kendi hatamı biliyorum.

Isäni sanoi aina: ”Oma apu paras apu.”

Babam her zaman kendilerine yardım edenlere Allah yardım eder dedi.

Se toimi tarkoituksellisesti oma turvallisuus ja selviytyminen mielessä.

Kendi can güvenliğini garantiye almak için bunları kasıtlı olarak yapar.

Mitä enemmän opiskelet, sitä selvemmäksi oma tietämättömyytesi käy.

Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar çok cehaletini anlarsın.

- Ei ole kodin voittanutta.
- Oma koti kullan kallis.

Ev gibi yer yoktur.

Marin tavoite on omistaa oma koti ennen kuin hän täyttää kolmekymmentä.

Mary'nin hedefi otuz yaşından önce bir ev sahibi olmak.

Minun puolestani se, mitä teet vapaa-ajallasi, on oma asiasi, kunhan se ei häiritse työntekoasi.

Bana kalırsa, işinize müdahale etmediği sürece boş zamanlarında yaptığın şey senin kendi işin.

Tällä kertaa kun hän meni sairaalaan, hän viimeinkin ymmärsi, että oma terveys on tosiaankin kaikista tärkein asia.

Bu sefer hastaneye gittiğinde sağlığın en önemli şey olduğunu sonunda anladı.