Examples of using "Myöhässä" in a sentence and their turkish translations:
Bir saat geç kaldın.
Ben geciktim.
Biz biraz geç vardık.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
- Geç kaldığım için beni bağışlayın.
- Geç kaldığım için bağışlayın.
- Geç kaldığım için beni affedin.
- Lütfen geç kalışımı bağışlayın.
- Lütfen geç geldiğim için beni bağışlayın.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
Okula geç kaldım.
Trafikten dolayı geç kaldım.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kalacağım.
- Gecikeceğim.
İşe geç kaldınız.
Öğle yemeğine geç kaldım.
Derse geç kaldım.
- Gene geciktin.
- Tekrar geç kaldın.
Çok geç kaldın.
Ben biraz geç kaldım.
Tom geç kaldı.
Onlar geç saatlere kadar çalıştırıyorlar.
Trenin kalkışı ertelenecek.
Çok geç kalmadın.
Otobüs geç kalabilir.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
Geç kaldığım için özür dilerim.
Tom otuz dakika geç geldi.
Bu hanım geç gelenlerden.
Neden bu sabah geç kaldın?
Tom akşam yemeğine geç kaldı.
Tom istasyona geç vardı.
Tom nadiren geç kalır.
123 sayılı uçuş ertelendi mi?
- Neredeyse herkes geç kaldı.
- Neredeyse herkes gecikti.
Sen çok çok geç kaldın.
Tom sık sık geç gelir.
Üzgünüm. Geç geldim.
Tom'un geç kalacağını umuyordum.
Onlar çok geç kaldı.
- Üç saat geciktin.
- Üç saat geciktiniz.
Geç kaldığım için üzgünüm.
Anlaşılan otobüs geç kaldı.
Tom toplantıya geç kalmıştı.
Tom randevusuna geç kalmıştı.
Onların hepsi geç geldi.
Tom biraz geç kalacağını söylüyor.
Gelinin babası düğün töreni için geç geldi.
O sık sık okula geç kalırdı.
- O, her zaman okula geç kalır.
- O her zaman okula geç gelir.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
Bu yıl sonbahar gecikti.
Tom neden bu kadar geç kaldı?
Geç kalma.
Posta grev yüzünden ertelendi.
O sık sık okula geç gelir.
Tren neredeyse bir saat geç kaldı.
- Otuz dakika geç döndü.
- 30 dakika geç geldi.
Bir kazadan dolayı tren geç kalmıştı.
Uçağımız otuz dakika gecikti.
Geç kaldığımızı fark etmedim.
- Tom'un geç kalması olağandışıdır.
- Tom'un geç kalması anormaldir.
Tom otuz dakika gecikti.
Tom okula hiç zamanında gitmez.
- Okula geç kaldım.
- Mektebe geç kaldım.
O, her zamanki gibi geç geldi.
Tom geç kalmak istemiyor.
Birkaç dakika gecikebilirim.
Otobüs, on dakika geç geldi.
O geç kaldığı için kızdım.
Geç kaldığım için üzgünüm.
Acele et, Martin. Zaten geç kaldık!
Tom'un geç kalacağını nasıl bildin?
Tom geç kalan tek kişiydi.
Geç kalabilme ihtimalime rağmen orada olacağım.
Geç kalan tek kişi ben değildim.
Tom oldukça sık okula geç kalır.
Randevularına nadiren, kırk yılda bir, geç kalır.
Geç kaldığım için üzgünüm. Uyuyakalmışım.
Tom'un geç kalacağına dair zayıf bir ihtimal var.
Tom geç kalacağını söylemek için aradı.
Tom neden geç kaldığını Mary'ye söyledi.
Bana öyle geliyor ki tren geç kaldı.
Tren şiddetli kar yağışı yüzünden otuz dakika geç kaldı.
Tom neden geç kaldığını kimseye söylemedi.
O ne kadar geç kaldı?
Tom Mary'nin niçin o kadar geç kaldığını merak etti.
Eminim, Tom senin geç kaldığını bile fark etmedi.
O, sık sık okula geç kalır.
Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.
Neden her zaman okula geç kalıyorsun?
Tom, sık sık işe geç geldiği için kovuldu.
Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı.
Tom bir tek gün bile kaçırmadan ya da hiç geç kalmadan üç yıl liseye devam etti.