Translation of "Miehen" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Miehen" in a sentence and their turkish translations:

- Näetkö sinä näkymättömän miehen?
- Näettekö te näkymättömän miehen?

Görünmez adamı görebilir misin?

Tunnistatko tuon miehen?

O adamı tanıyor musun?

Tunnetko tuon miehen?

O adamı tanıyor musun?

Tomi tappoi miehen.

Tom bir adam öldürdü.

- Eilen hän näki ison miehen.
- Eilen hän näki suuren miehen.

Dün o, büyük bir adam gördü.

Näin miehen kasvot ikkunassa.

Pencerede bir adamın yüzünü gördüm.

Näen puiden välissä miehen.

Ağaçların arasında bir adam görüyorum.

Mä näen sen miehen.

Adamı görüyorum.

Koira istuutui miehen viereen.

Köpek adamın yanına oturdu.

Näin miehen menevän huoneeseen.

Bir adamın odaya girdiğini gördüm.

Näin ninjaksi pukeutuneen miehen.

Bir ninja gibi giyinmiş bir adam gördüm.

Poliisi pidätti väärän miehen.

Polis yanlış adamı tutukladı.

Hän tanssi miehen kanssa.

O onunla dans etti.

Näen miehen ja naisen.

Ben bir erkek ve bir kadın görüyorum.

Tunnen miehen, joka voi auttaa.

Yardım edebilecek bir adam tanıyorum.

Hän hyökkäsi miehen kimppuun saksilla.

O, bir makas ile ona saldırdı.

Olemme nyt kuolleen miehen ankkurin varassa.

Tamam, şimdi bu Ölü Adam Çapası'na kendimizi bağladık.

Vanhan miehen seurassa oli hänen lapsenlapsensa.

Yaşlı adama torunu tarafından eşlik edildi.

Hän mietti miltä miehen huulet maistuisivat.

O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.

Hän meni rikkaan miehen kanssa naimisiin.

O, zengin bir adamla evlendi.

Hän jätti hänet toisen miehen tähden.

Kadın onu başka bir erkek uğruna terk etti.

Etsivä löysi kiistattoman todisteen miehen syyllisyydestä.

Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.

Tom näki Marin toisen miehen seurassa.

Tom Mary'yi başka bir adamla gördü.

Tapasin miehen, joka näytti minulle reitin.

Ben adamla karşılaştım, bana yol gösterdi.

Tom tuntee miehen, joka puhuu ranskaa.

Tom Fransızca konuşan bir adam tanıyor.

Hän auttoi vanhan miehen kadun yli.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

Tom väitti olevansa erään rikkaan miehen poika.

Tom zengin bir adamın oğlu olduğunu iddia etti.

Hän petti minua toisen miehen vaimon kanssa.

O beni başka bir adamın karısıyla aldattı.

Muistan miehen kasvot mutta en hänen nimeään.

Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.

Michael on miehen nimi, mutta Michelle naisen.

Michael bir erkeğin adıdır ama Michelle bir kadının adıdır.

Miehen nähtiin käyttäytyvän epäilyttävästi hieman ennen räjähdystä.

Patlamadan hemen önce, şüpheli bir biçimde davranan bir adam görüldü.

Hän yritti suostutella miehen ostamaan hänelle helmikaulakorun.

O, onu, ona inci bir gerdanlık alması için ikna etmeye çalıştı.

- Naiset syövät vähemmän, kun he syövät miehen kanssa.
- Naiset syövät kevyempiä aterioita, kun he syövät miehen kanssa.

Kadınlar bir erkekle yemek yerken daha hafif yemekler yerler.

- Olet löytänyt hyvän miehen.
- Sinä olet löytänyt hyvän miehen.
- Olet löytänyt hyvän ihmisen.
- Sinä olet löytänyt hyvän ihmisen.

İyi bir adam buldun.

Näin puistossa nuoren miehen makoilevan penkillä kirsikkapuun alla.

Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm.

Kahta kieltä osaava mies on kahden miehen arvoinen.

- Bir lisan, bir insan.
- Bir lisan bir insan, iki lisan iki insan.

- Ihmisen täytyy tehdä töitä.
- Miehen täytyy tehdä töitä.

Bir adam çalışmak zorundadır.

Mari seurustelee kahden eri miehen kanssa samaan aikaan.

Mary aynı anda iki farklı adamla çıkıyor.

Valitsit kuolleen miehen ankkurin. Rohkea päätös. Ensin kaivan kuopan.

Ölü Adam Çapası, cesur bir seçim. Öncelikle bir oyuk kazacağız.

- Kävi niin kuin hän ennusti.
- Miehen ennustus kävi toteen.

Onun öngörüsü gerçekleşti.

Kuin hautaisi kuollutta miestä. Siksi sitä kutsutaan kuolleen miehen ankkuriksi.

Ölü bir adamı gömmek gibi. Bu yüzden adına Ölü Adam Çapası deniyor.

Tom tunsi miehen, jonka isä oli helikopterilentäjä Vietnamin sodan aikana.

- Tom babası Vietnam Savaşında bir helikopter pilotu olan bir adam tanıyordu.
- Tom, babası Vietnam Savaşı sırasında helikopter pilotluğu yapmış bir adam tanıyordu.

He eivät olleet menneet kovin kauas, kun he kohtasivat vanhan miehen.

Yaşlı bir adamla tanıştıklarında çok uzaklaşmamışlardı.

Ihmiset tungeksivat loukkaantuneen miehen ympärillä, mutta tekivät tilaa lääkärille, kun hän pääsi onnettomuuspaikalle.

İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.

- Hän lainasi pojan hupparia.
- Hän lainasi miehen hupparia.
- Nainen lainasi hänen huppariaan.
- Tyttö lainasi hänen huppariaan.

O onun kapüşonlu svetşörtünü ödünç aldı.

En halua nähdä enää ikinä sen miehen hiton naamaa, joten reivin silpuksi kaikki valokuvat hänestä ja poltin ne.

Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.

”Sinun naamasi näkyy joka paikassa BBC:llä, Dima!” Al-Sayib huudahti. ”Siellä sanotaan, että makasit kahdenkymmenenviiden miehen kanssa ja sitten tapoit heidät! Miten helkutissa sinä sen teit?!”

"Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!"Al-Sayip bağırdı. "Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!