Examples of using "Ettei" in a sentence and their turkish translations:
Evet neden olmasın !
- Tom kazanmayacağını söyledi.
- Tom kazanmayacağını söylüyor.
Klima çalışıyor gibi görünmüyor.
yanmamak için,
Onun incitmediğini söyledin.
Tom'un kaybetmeyeceğini umuyorum.
Bir daha olmayacak, yemin ederim.
Tom'un abartmadığını anlayabiliyorum.
Öyle olmadığını söyle.
Sanırım Tom gitmeyecek.
Seçeneğim olmadığını görüyorum.
Beni takip eden biri olduğundan şüphe ediyorum.
Korkarım planın işe yaramayacak.
Onun yalan söylemediğinden emin misin?
Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım.
Tom anlamamış gibi görünüyordu.
Partiye gitmemeye karar verdi.
- O beni görmemiş gibi yaptı.
- O beni görmemiş gibi davrandı.
- Maalesef bu mümkün olmayacak.
- Ne yazık ki bu mümkün olmayacak.
Çevirimin mükemmel olmadığını itiraf ediyorum.
Mary, bir kocaya ihtiyacı olmadığını söyledi.
Tom'un şaşırmadığına eminim.
Tom'un Fransızca konuşmadığını unuttum.
Tom'a güvenilmemesi gerektiğini sana söyledim.
Sanırım Tom partimize gelmeyecek.
Tom'un Fransızca anlayamadığını biliyorum.
- Onun henüz gelmemiş olması tuhaf.
- Onun hala gelmemiş olması garip.
Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.
Ama aşılmaz bir çizginin varlığını fark ediyorsun.
Ondan hoşlanmadığını açıkladı.
Kaymamak için yavaşça yürüdü.
O, Fransızca konuşamadığını kabul etti.
Tom acele etmeye gerek olmadığını hissetti.
Tom Fransızca anlayamıyormuş gibi yapıyordu.
Tom Fransızca anlamıyor gibi davrandı.
Tom'un bir şey hatırlamayacağından emin misin?
Tom'un konuşmayı asla bırakmayacağını düşündüm.
Tom'la konuşmanın gerekli olmadığını düşünüyordum.
Tom ameliyat istemediğine açıklık getirdi.
Tom'un hakkında konuşmamızın gerekmediğini düşünüyordum.
Tom onun olamayacağını biliyor.
Zamanın olmayabilir.
Bunun iyi olmadığını biliyorsun.
Bunu adil olmadığını biliyorsun.
Tom'un burada olmayacağından emin misin?
İşe yaramayabilir bile.
Tom bir sandviç istemediğini söyledi.
Tom'un yanlış fikre kapılmayacağını umuyorum.
Tom Fransızca anlamıyormuş gibi davranıyor.
Tom Fransızca konuşmadığını söyledi.
Tom birayı sevmediğini söyledi.
Tom kahve içmediğini söyledi.
Tom nefes alamadığını söyledi.
- Tuzak olmadığını nasıl bilirsin?
- Tuzak olmadığını nasıl biliyorsun?
Tom artık bekleyemeyeceğini söyledi.
Tom Mary'nin Boston'u sevmediğini söylüyor.
Tom bunun gerekli olmadığını söyledi.
Tom, Mary'nin ondan hoşlanmadığını biliyor.
- Tom Fransızca bilmeyebilir.
- Tom Fransızca bilmiyor olabilir.
Lincoln kazanmadığı için üzgündü.
Ona köpeğe yaklaşmamasını söyle.
Tom Mary'yi görmediğini söyledi.
Tom yorgun olmadığını söylüyor.
Tom çikolatalı dondurmayı sevmediğini söylüyor.
- Bunun büyük bir şey olmadığını düşündüm.
- Bunun çok önemli olmadığını düşündüm.
Bunun büyük bir anlaşma olmadığını düşündüm.
İşte! Bakın, işte oldu! Alevi boğmamaya çalışın.
o ortamla aranda hiçbir engel bulunmaması çok yardımcı oluyor.
O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
O, aileyi uyandırmamak için sessizce geldi.
Ona onu yalnız bırakmamasını rica etti.
O konuşamadı, çok kızgındı.
O hiç kimsenin onu göremediğini garantiye aldı.
Hiç kimsenin onları görmediğinden emin oldular.
O, sigarayı bırakmayacağını söylüyor.
Tom bana yardımıma ihtiyacı olmadığını söyledi.
Tom Meksika yiyeceğini sevmeyebilir.
Tom Mary'nin Malezya yiyeceğini seveceğini düşündü.
Bunun çok fazla sorun olmadığını umuyorum.
Tom'un burada olmak istemediğinden eminim.
Tom'un Mary'yi incitmeyeceğinden oldukça eminim.
Tom konsantre olamıyor gibi görünüyordu.
Bunun işe yaramayacağını söylediler.
Onun henüz gelmemiş olması tuhaf.
Tom hiç Fransızca bilmediğini söylüyor.
Tom biranın tadını sevmediğini söyledi.
Tom, Boston'a sık sık gitmediğini söyledi.
Tom, Boston hakkında fazla bilgisi olmadığını söylüyor.
Tom'un tekrar öyle bir şey yapmayacağını umuyorum.
Benim tahminim onun onu yapmak istemeyeceğidir.
Tom Mary'den işini bırakmamasını istedi.
Tom hiç tutuklanmadığını söylüyor.
Tom artık Mary'nin kendisini sevmediğini biliyor.
Ben bugün şanslı değilim gibi görünüyor.
Keşke sırtım her zaman öyle çok ağrımasa.
Keşke Tom ev işine yardım etmek zorunda olmasa.