Translation of "Aivan" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Aivan" in a sentence and their turkish translations:

Aivan.

Bu doğru.

aivan hajalla.

Kırılmışlar.

Näyttää aivan karhunläjältä.

Bana kalırsa bu ayı kakası.

Aivan kämmenen reunaan.

Elimin tam kenarından ısırdı.

Olen aivan järkyttynyt.

Çok perişanım.

Näytät aivan isoveljeltäsi.

Tam ağabeyine benziyorsun.

Olen aivan takanasi.

Ben tam arkandayım.

Pysy aivan paikallasi.

Tamamen hareketsiz dur.

Näytät aivan isältäsi.

Sen sadece babana benziyorsun.

Näytät aivan veljeltäsi.

Tam erkek kardeşine benziyorsun.

Kuulostat aivan heiltä.

Sadece onlar gibi görünüyorsun.

Tulen aivan kohta.

- Ben hemen orada olacağım.
- Ben derhal orada olacağım.

Olen aivan rättiväsynyt.

Ben tamamen tükendim.

Ajattelin aivan samaa.

Tamamen aynı şeyi düşünüyordum.

Olen aivan sekaisin.

- Tamamen kafam karıştı.
- Ben karman çormanım.
- Aklım karmakarışık.

Olemme aivan pöhköjä.

Biz deliyiz.

Kuulostat aivan poliitikolta.

Bir politikacı gibi görünüyorsun.

- Onko se aivan välttämätöntä?
- Onko se aivan ehdottomasti tarpeen?

Bu kesinlikle gerekli mi?

- Tämä on aivan liian kallis.
- Tämä on aivan liian tyyris.

Bu çok pahalı.

- Tomi oli aivan raivona Marille.
- Tomi oli aivan raivoissaan Marille.

Tom Mary'ye son derece kızgındı.

Aivan kyyhkyhaukan kaupunkikodin ytimessä.

Tam, atmacanın şehirdeki evinin orta yerinde.

Nämä ovat kaikki aivan -

Resmen paramparça...

Se oli aivan hullua.

"Bu kadarı artık delilik." dedim.

Oletko aivan varma tuosta?

Bu konuda oldukça emin misin?

Hän näyttää aivan veljeltään.

- O, tam olarak erkek kardeşine benziyor.
- O tam olarak erkek kardeşine benziyor.

Olen nyt aivan yksin.

Şimdi tamamen yalnızım.

Aivan kuin näkisin unta.

Rüya görüyorum gibi hissediyorum.

Olet aivan liian myöhässä.

Sen çok çok geç kaldın.

Sinä näytät aivan samalta.

Sen tam olarak aynı görünüyorsun.

Ajat aivan liian lujaa.

Çok çok hızlı sürüyorsun.

Tom ei aivan ymmärtänyt.

Tom tam olarak anlamadı.

Se on aivan totta.

Bu oldukça doğru.

Olin aivan Tomin takana.

Ben Tom'un hemen arkasındaydım.

Olet aivan liian pessimistinen.

Sen çok çok karamsarsın.

Mari oli aivan järkyttynyt.

Mary harap edilmişti.

Tomi on aivan yksin.

Tom tamamen yalnız.

Veljesi näyttää aivan sinulta.

Erkek kardeşin aynı sana benziyor.

Sinä näytät aivan näyttelijältä.

- Bir bayan oyuncu gibi görünüyorsun.
- Bir bayan oyuncuya benziyorsun.

Tom asuu aivan yksin.

Tom tamamen tek başına yaşıyor.

Hän oli aivan hiessä.

- Terle kaplıydı.
- Kan ter içindeydi.

Tomi asuu aivan naapurissa.

Tom yanımızda yaşıyor.

- Minulla on aivan mahtava olo.
- Tunnen oloni tosi loistavaksi.
- Tunnen oloni aivan mahtavaksi.
- Minulla on aivan loistava olo.

Ben kendimi bir milyon dolar gibi hissediyorum.

- Mutta isosiskoni osaa uida aivan hyvin.
- Mutta minun isosiskoni osaa uida aivan hyvin.
- Mutta isosiskoni pystyy uimaan aivan hyvin.
- Mutta minun isosiskoni pystyy uimaan aivan hyvin.

Ama ablam gayet iyi yüzebilir.

- Olet aivan oikeassa.
- Olet täysin oikeassa.
- Olette täysin oikeassa.
- Olette aivan oikeassa.

Kesinlikle haklısın.

Ne menivät aivan liian nopeasti.

O kadar çabuk geçti ki sevgili halkım...

Käteni tuntuvat jo aivan - jäisiltä.

Ellerim şimdiden... Buz gibi oldu.

On aivan liian pimeä meille.

Biz bu karanlıkta göremeyiz.

Aivan kuten Melbournen keskustan pussirottien.

Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.

Joukon lyhytkarvasaukkoja aivan Singaporen keskustassa.

Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.

Alkoi sataa aivan hetki sitten.

- Az önce yağmur yağmaya başladı.
- Sadece yağmur yağmaya başladı.

Kaupunki oli aivan lumen peitossa.

Kar şehri tamamen kapladı.

Kevät on aivan nurkan takana.

Bahar çok yakında geliyor.

On aivan liian kylmä uimiseen.

Yüzmek için hava çok soğuk.

Hänellä on aivan ihana käsiala.

Çok güzel görünümlü bir el yazısı var.

Täällä on aivan liian vaarallista.

O burada çok tehlikeli.

Aivan taloni edessä on bussipysäkki.

- Evimin hemen önünde bir otobüs durağı var.
- Evimin tam önünde bir otobüs durağı var.

Tämä oli aivan liian helppoa.

Bu çok çok kolaydı.

En aivan ymmärrä, mitä tarkoitat.

Ne demek istediğini hiç anlamıyorum.

Raportti ei ole aivan valmis.

Rapor tamamen bitmiş değil.

Teitkö tämän nuken aivan itse?

Bu bebeği kendin mi yaptın?

Tom katsoo aivan liikaa televisiota.

Tom çok fazla televizyon izliyor.

Se on aivan uutta minulle.

- Benim için hepsi yeni.
- Benim için bunun hepsi yeni.
- Her şey bana yeni.

Minusta pizza on aivan ihanaa.

Pizzayı seviyorum.

Tom siivosi autotallin aivan itse.

Tom garajı tamamen tek başına temizledi.

Se on aivan liian vaarallista.

Bu çok tehlikeli.

Se on aivan liian iso.

Bu çok çok büyük.

Tomi osti aivan liikaa maitoa.

Tom çok fazla süt aldı.

Voimme paljastaa viidakon aivan uudessa valossa.

...yağmur ormanlarını yepyeni bir gözle görebiliyoruz.

Tämän yön kokoontuminen on aivan erityinen.

Bu akşam buluşmanın ayrı bir ehemmiyeti var.

Oliko aivan pakko pilata tämä hetki?

Anı berbat etmek zorundaydın, değil mi?

Olet aivan liian nuori tekemään näin.

Bunu yapmak için çok fazla gençsin.

Tom haluaa aivan liian paljon rahaa.

Tom çok fazla para istiyor.

Olet ollut aivan liian kauan Bostonissa.

Sen uzun süredir Boston'daydın.

- Olit täysin oikeassa.
- Olit aivan oikeassa.

Sen çok haklıydın.

- Olit todella hyvä.
- Olit aivan mahtava.

Çok harikaydın.

Tom kasvatti kolme lasta aivan yksikseen.

Tom tek başına üç çocuk yetiştirdi?

Hänen kotinsa on aivan bussipysäkkiä vastapäätä.

Onun evi otobüs durağının tam karşısında.

Ei enempää, kiitos. Olen aivan täynnä.

Daha fazla istemiyorum, teşekkür ederim. Ben tokum.

Tomi on aivan liian nuori tämmöiseen.

Tom bunu yapamayacak kadar çok fazla genç.

Hän aivan paloi halusta päästä kotiin.

O eve gitmeyi çok istiyordu.

Heidän ideansa näyttävät aivan meille vierailta.

- Onların fikirleri bizim için tamamen yabancı görünüyor.
- Onların düşünceleri bize tamamen yabancı görünüyor.

Olin aivan lopussa, kun peli päättyi.

Oyun bittiğinde kendimi çok bitkin hissettim.

- Oletko ihan varma?
- Oletko aivan varma?

Oldukça emin misin?

Tom ei ole aivan noin rehellinen.

Tom o kadar çok dürüst değil.

Meillä oli pieni puinen bungalow - aivan vesirajassa.

Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.

Elokuva oli kiinnostava, aivan kuin olin odottanut.

Film beklediğim gibi ilginçti.

Tomi on aivan yhtä ärsyttävä kuin Mari.

Tom sadece Mary kadar can sıkıcı.

Pankin edessä oleva parkkipaikka oli aivan täynnä.

Bankanın önündeki otopark tamamen dolu.

Sinä et ole odottanut aivan niin kauan.

O kadar uzun süre beklemiyordun.

Murehdin aivan turhaan. Tietenkin Tom huolehtisi sinusta.

Senin hakkında bu kadar endişe etmeme gerek yoktu.Tom'un sana bakacağını bilmeliydim.