Examples of using "Tolerate" in a sentence and their turkish translations:
Ona katlanmayacağım.
Başarısızlığa müsamaha göstermiyoruz.
- Artık buna katlanmayacağım.
- Artık buna müsamaha etmeyeceğim.
- Artık buna tahammül etmeyeceğim.
Beceriksizliğe tolerans göstermem.
Buna katlanmayacağım.
İtaatsizliğe katlanamam.
- Ona katlanmayacağım.
- Buna müsamaha göstermeyeceğim.
Bağnazlığı hoşgörmüyoruz.
- Tom buna tolerans göstermez.
- Tom buna göz yummaz.
- Tom buna müsamaha göstermez.
Başarısızlığa tahammül göstermeyeceğim.
Böyle bir dile katlanamam!
Onun kabalığına katlanamıyorum.
Ben gürültülü çocuklara tahammül edemem.
Herhangi bir yağmalamaya katlanmayacağız.
Buna katlanmayacağım.
Ben eleştirilere tahammül etmeyeceğim.
O, onun bencilliğine katlanmadı.
Herhangi hatayı hoş görmeyeceğim.
Tom'un davranışına katlanamam.
Ben başkaldırmaya katlanamam.
- Bütün bunlara kim izin verebilir?
- Kim bütün bunlara tahammül edebilir?
Fadıl kırık vaatlere tahammül edemez.
Hoşgörüsüzlüğe katlanmıyoruz.
Başarısızlığa hoşgörü göstermiyoruz.
Korkaklığı hoş görmüyoruz.
- Aşırılığı hoş görmüyoruz.
- Ekstremizme göz yummuyoruz.
Hatalarını bir daha hoş karşılamam.
Tom buna tahammül etmeyecek.
Böyle bir hakarete katlanamayız.
Ben böyle itaate katlanmayacağım.
Tanrılar korkaklığı hoş görmez.
Bu tür eylemlere göz yummayacağız.
Yaramaz çocuklara tahammül edemiyorum.
birbirimize artık tahammülümüzün olmadığından,
bu kişiler kendilerini eleştirilmesine tahammül edemezler
O kaba adama nasıl tahammül edebiliyorsun?
O tür bir davranışa tahammül etmez.
Sessizlik! Ben senin küstahlığına tahammül etmeyeceğim.
Kuzey Afrikalıların adaletsizliğe ve zulme tahammülü yoktur.
Artık bu gürültüye dayanamam.
Sınıfımda kavgaya müsamaha göstermeyeceğim.
Ben bu işin stresine katlanamadım.
Ne kadar hoşgörüsüzlüğe katlanmaya hazırız?
Bu duruma nasıl göz yumabilirsin?
Sami bu tür davranışa müsamaha göstermedi.
Teröre bulaşan hiç kimseye müsamaha göstermeyeceğiz.
Soğuk havaya katlanabilirim ama sıcak havaya değil.
Böyle bir duruma göz yummayacağım.
Artık bu tür bir davranışa katlanmayacağım.
Birinin ne kadar tahammül edeceğine dair bir sınır var.
Başarısızlığa müsamaha göstermediğimizin farkında olman gerekir.
Artık buna katlanmayacağım.
O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.
Bunu tekrar tekrar yapmaya nasıl tahammül edeceğinizi bilmiyorum.
Bazı insanlar reddedilmeye tahammül edemezler ve bu olduğunda intikam isterler.
İnsan açlıkla baş edebiliyor ama susuzluğa dayanmak mümkün değil, bağırsakların ağrımaya başlıyor, dayanamıyorsun.
Onun gururu böyle hakaretlere tahammül etmesine izin vermedi.
- Bundan böyle hatalarına göz yummayacağım.
- Artık hatalarını hoş görmeyeceğim.
Buna katlanmayacağım.