Translation of "Timing" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Timing" in a sentence and their turkish translations:

Nice timing.

Güzel zamanlama.

Great timing!

Harika zamanlama!

Timing is everything.

Zamanlama her şeydir.

Timing is fundamental!

Zamanlama esastır!

Timing is very important.

Zamanlama çok önemli.

Timing is always important.

Zamanlama her zaman önemlidir.

Timing would be critical.

Zamanlama kritik olacaktır.

Your timing was excellent.

Zamanlaman mükemmeldi.

The timing was perfect.

Zamanlama mükemmeldi.

The timing is perfect.

Zamanlama mükemmel.

The timing was impeccable.

Zamanlama kusursuzdu.

The timing is right.

Zamanlama doğru.

The timing is critical.

Zamanlama kritiktir.

It was perfect timing.

Harika zamanlamaydı.

Your timing really sucks.

Zamanlaman gerçekten berbat.

The timing is unfortunate.

Zamanlama talihsizdir.

It was poor timing.

O kötü zamanlamaydı.

- Tom's timing couldn't have been better.
- Tom's timing couldn't be better.

Tom'un zamanlaması daha iyi olamazdı.

The timing will be crucial.

Zamanlama çok önemli olacak.

The timing couldn't be better.

Zamanlama daha iyi olamazdı.

The timing couldn't be worse.

Zamanlama daha kötü olamazdı.

It was just bad timing.

O sadece kötü zamanlamaydı.

Your timing couldn't be better.

Zamanlaman daha iyi olamazdı.

I find the timing odd.

Zamanlamayı tuhaf buluyorum.

Timing their nighttime raids to perfection.

Gece yarısı baskınlarını mükemmel zamanlıyorlar.

Linda's husband was two-timing her.

Linda'nın kocası ona karşı ikili oynuyordu.

Your timing couldn't have been worse.

Daha kötü olamayacak biçimde zamanlıyorsun.

Tom's timing couldn't have been better.

Tom'un zamanlaması daha iyi olamazdı.

- Your timing's perfect.
- Your timing is perfect.

Zamanlamanız mükemmel.

Do you think the timing is good?

Zamanlamanın iyi olduğunu düşünüyor musun?

I think my boyfriend is two-timing me.

Sanırım erkek arkadaşım beni aldatıyor.

The other piece was the timing of the event,

Diğer konu, etkinliğin zamanlaması,

In life as with omelets, the timing is important.

Hayatta omlette olduğu gibi, zamanlama da önemlidir.

And timing her death exactly for the hatching of those eggs.

ve ölüm anını tam yumurtaların çatlayacağı zamana göre ayarlıyordu.

And so think of that as a lucky break of good timing,

Bunu iyi zamanlamayla yakalanmış bir şans olarak gör,

Mary had no reason to suspect that Tom was two-timing her.

Mary'nin Tom'un onu aldattığından şüphelenmesi için hiçbir sebebi yoktu.

Oh, Tom! This is great timing. There's something I wanted to ask you.

Ah, Tom! Bu harika bir zamanlama. Sana sormak istediğim bir şey var.

- I think my boyfriend is cheating on me.
- I think my boyfriend is two-timing me.

Erkek arkadaşımın beni aldattığını düşünüyorum.