Translation of "Tidy" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Tidy" in a sentence and their turkish translations:

We're tidy.

Biz düzenliyiz.

You're tidy.

Sen düzenlisin.

I'm tidy.

Ben düzenliyim.

Tom isn't tidy.

Tom düzenli değildir.

Are you tidy?

Düzenli misin?

You're not very tidy.

Sen çok düzenli değilsin.

Tom's house is tidy.

Tom'un evi düzenli.

- I think Tom is tidy.
- I think that Tom is tidy.

Tom'un düzenli olduğunu düşünüyorum.

Tom is tidy, isn't he?

Tom düzenli, değil mi?

Tom keeps his room tidy.

- Tom odasını derli toplu tutar.
- Tom odasını düzenli tutar.

Please tidy up your bedroom.

Lütfen yatak odanı toparla.

Mary's apartment is very tidy.

Mary'nin dairesi çok düzenli.

Always keep your office tidy.

Her zaman ofisini düzenli tutmak.

Our classroom was kept tidy.

Bizim sınıf düzenli tutuldu.

His room is always tidy.

Onun odası her zaman düzenli.

Tom's room was surprisingly tidy.

Tom'un odası şaşırtıcı şekilde düzenliydi.

Please tidy up this place.

Lütfen bu yeri toparlayın.

Tom's apartment is very tidy.

Tom'un dairesi çok düzenli.

Keep your room neat and tidy.

Odanı temiz ve düzenli tut.

The cottage was clean and tidy.

Yazlık temiz ve düzenliydi.

She is always neat and tidy.

O her zaman temiz ve düzenli.

Tom is very tidy, isn't he?

Tom çok düzenli, değil mi?

Tom is always neat and tidy.

Tom her zaman temiz ve düzenli.

She has a a tidy apartment.

Düzenli bir dairesi var.

- Tom is organized.
- Tom is tidy.

- Tom düzenli.
- Tom düzenlidir.

You must keep your room tidy.

Odanızı düzenli tutmalısınız.

Tom is tidy, but Mary isn't.

Tom düzenli, ama Mary değil.

I tidy my room almost every day.

Ben hemen hemen her gün odamı toplarım.

He knows how to tidy his room.

Odasını nasıl toplayacağını bilir.

That small house was clean and tidy.

O küçük ev temiz ve düzenliydi.

I don't have much time to tidy.

Toparlanmak için çok zamanım yok.

I don't keep my room very tidy.

- Odamı pek düzenli tutmuyorum.
- Odamı çok derli toplu tutmuyorum.

I'm trying to tidy things up a bit.

Eşyaları biraz toparlamaya çalışıyorum.

She always keeps her room neat and tidy.

Odasını her zaman temiz ve düzenli tutar.

If you've ever had to tidy up your wardrobe,

Eğer gardrobunuzu düzenlemeniz gerektiyse,

- Tom is tidy, isn't he?
- Tom is neat, isn't he?

Tom düzenli, değil mi?

Tidy up a bit and we'll go to the movies.

- Kendine biraz çekidüzen ver de sinemaya gideceğiz.
- Toparlan biraz da sinemaya gidelim.

I want you to have this room clean and tidy.

Bu odayı temiz ve düzenli tutmanı istiyorum.

We will tidy up our room so that Mom is satisfied.

Annemizin memnun olması için odamıza çekidüzen vereceğiz.

Isn't it easier to find your stuff when your room's tidy?

Odan düzenli olduğunda eşyanı bulmak daha kolay değil mi?

I am not going out because I have to tidy my room.

Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.

Tom started to frantically tidy up his apartment after his mother rang to say she was coming around.

Tom, annesi telefon açıp gelmekte olduğunu söyleyince alelacele evine çekidüzen verdi.

"Isn't it easier to find your stuff when your room's tidy?" "I don't care. I don't want to clean my room."

"Odan düzenli olduğunda eşyanı bulmak daha kolay değil mi?" "Umurumda değil. Odamı temizlemek istemiyorum."