Examples of using "Thick" in a sentence and their turkish translations:
Tom kalın gözlük takıyor.
O, kalın gözlük takar.
O kalın kafalı.
Çorba koyu.
Ketçabın yoğun olması gerekir.
- Tom aptal.
- Tom kalın kafalı.
- Sami'nin kalın bıyıkları vardı.
- Sami kalın bıyıklara sahipti.
Kalın gözlükleri var.
Tom kalın çerçeveli gözlük takar.
Duvarlar çok kalındı,
O, dört santimetre kalınlığındadır.
Buz çok kalın.
Tahta ne kadar kalın?
Onun kalın bir boynu var.
Onun koyu makyajı iğrençtir.
Bu kitap çok kalındır.
Tom'un kalın bir cildi var.
Onun gür bir sakalı var.
Yoğun bir sis vardı.
Tom'un sakalı gür.
Yoğun bulutlar uçağı yuttu.
Bu kumaş çok kalın.
Tom çok kalın gözlük takıyor.
Orman çok sık.
Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük.
Duman inanılmaz derecede yoğundu.
Sis kalınlaşıyor.
Bu kitap çok kalın.
Tom'un gür, sarı saçları var.
Tom kalın bir fular giydi.
Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.
Çevrede yoğun bir sis vardı.
Kalın sis her şeyi gizledi.
Kalın bir sis kırları kapladı.
Kenti yoğun bir sis kapladı.
Tom'un çok kalın bir aksanı var.
Onun sakalı kalın ve kırmızıydı.
Orman sık ve aşılmazdı.
O kalın kitabı okudun mu?
Duvar, iki metre kalınlığındadır.
Koyu, kremalı mantar çorbası severim.
O kalın kitabı gördün mü?
Buz iki inç kalınlığında.
Kalenin duvarları çok kalın.
Tom'un ağır bir İskoç aksanı var.
Tom kalın çerçeveli gözlük takar.
Bir kitap ince ve diğeri kalın; kalın olan yaklaşık 200 sayfa.
mükemmel arkadaşlarla onurlandırıldım.
Fakat bu kalın derili, bir tonluk tanklar...
Petrol kalın bir borudan geçirildi.
Aşkın ince olduğu yerde hatalar kalındır.
Güneş kalın bulutlar tarafından gizlenmiş.
Kasaba halkı kalın biftek yemekten hoşlanır.
Birdenbire, kalın bulutlar güneşi sakladı.
- Tom aptal.
- Tom kalın kafalı.
- Tom mankafa.
- Tom kafasız.
- Tom kaz kafalı.
Buz, paten kaymak için yeterince kalın mı?
Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.
Hamur hâlâ biraz kalın.
O kadar kalın bir kitabı kim okuyacak?
Şimdi çok kalın bir kitap okuyorum.
Sami'nin çok kalın bir metal kapısı var.
Sibirya kurtlarının kalın bir kürk mantosu vardır.
- Tom tuğla kalınlığında bir kitap okuyordu.
- Tom tuğla gibi bir kitap okuyordu.
Buz üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.
Tamam, burada çok sıklaşıyor
Zemin kalın bir halı ile kaplıdır.
İyi ve kötü günde yanında olacağım.
Buz üzerinde yürüyecek kadar kalındı.
- Çorba yoğunlaşana kadar kaynatın.
- Yoğunlaşana kadar çorbayı kaynat.
Onun ne kadar kalın olduğunu nasıl biliyorsun?
Buz bizim ağırlığımızı taşıyacak kadar kalın değil.
Bu kalınlıktaki bir kitabı bir haftada bitiremem.
Yoğun sis nedeniyle uçuş iptal edildi.
- Kalın sis uçağın kalkmasını engelledi.
- Kalın sis, uçağı kalkıştan alıkoydu.
Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.
Kalın gözlükleri olan biraz yaşlı bir adamdı.
Çok geçmeden önce, hayalet yoğun siste kayboldu.
Bu kalın kitabı bir haftada okuyamam.
Bu kalın yün çoraplar bacaklarınızı sıcak tutacak.
Bugün sis bezelye çorbası kadar kalındı.
Uçuş yoğun sis yüzünden iptal edildi.
Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.
O , kısa, yaşlı, kalın gözlüklü bir adamdı.
90 mm kalınlığında iki kişilik titanyum bir katmana sahip,
Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem.
Buz yürümem için yeterince kalındı.
Kalın sis, binayı görmeyi imkansız hale getirdi.
3 inç kalınlığında bir parça ahşaba ihtiyacım var.
Kalın sis yolu görmeyi zorlaştırdı.
Gemi, kalın sisle kaplı, şafakta yola çıktı.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
Sis kalınlaşıyor.
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.