Translation of "Taste" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Taste" in a sentence and their turkish translations:

Come taste!

Gel de tadına bak!

Taste this.

Bunu dene.

It doesn't taste

o tadı vermez

Have a taste.

Tadına bak.

Peaches taste sweet.

Şeftaliler tatlıdır.

- Does it taste okay?
- What does that taste like?

Tadı nasıl?

Its taste is wonderful!

Tadı mükemmel!

It's an acquired taste.

- Edinilmiş bir zevk bu.
- Bu sonradan kazanılan bir zevk.

How does it taste?

Bunun tadı nasıl?

Let me taste it.

Onun tadına bakayım.

It didn't taste good.

Tadı güzel değildi.

Tom has excellent taste.

Tom'un mükemmel bir damak tadı var.

How about the taste?

Tadı nasıldır?

These apples taste good.

Bu elmaların tadı iyi.

Does it taste okay?

Tadı nasıl?

Doesn't it taste good?

Tadı güzel değil mi?

Here, have a taste.

Buyur, bir tadına bak.

Does it taste good?

- Tadı güzel mi?
- Lezzetli mi?

Tom has good taste.

Tom'un iyi zevki var.

These oranges taste good.

- Bu portakalların tadı iyi.
- Bu portakallrın tadı iyi.

These grapes taste sour.

Bu üzümlerin tadı ekşi.

You have no taste.

Damak tadın yok.

These oranges taste delicious.

Bu portakalların lezzetli tadı var.

She has good taste.

Onun iyi bir damak zevki var.

How does that taste?

- Onun tadı nasıl?
- Onun nasıl bir tadı var?

Tom has impeccable taste.

- Tom'un kusursuz bir zevki var.
- Tom gusto sahibi biri.
- Tom'un ince bir zevki var.

- It is a matter of taste.
- It's a matter of taste.

- Bu bir tat meselesi.
- Zevk meselesi.

- It's a matter of personal taste.
- It's a question of personal taste.
- It is a matter of taste.

Bu kişisel zevkinizle ilgili bir soru.

A taste of raw data --

-tadımlık bir ham veri-

Each has his own taste.

Her birinin kendi tadı var.

This fruit doesn't taste good.

Bu meyvenin tadı iyi değil.

Plutonium has a metallic taste.

Plütonyumun metalik bir tadı vardır.

Vinegar has a sharp taste.

Sirkenin keskin bir tadı vardır.

Did you taste the rice?

Pilavı tattın mı?

Where did you taste them?

Onları nerede tattın?

Every man to his taste.

- Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
- Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır.

Would you like a taste?

Tadına bakmak ister misin?

It didn't taste very good.

Tadı çok güzel değildi.

Hunger makes anything taste good.

Açlık her şeye iyi tat verir.

Can you taste the garlic?

Sarımsağı tadabilir misin?

It has a refreshing taste.

Ferahlatıcı bir tadı var.

It doesn't taste very good.

Çok iyi tadı yok.

I can't distinguish the taste.

Tadı ayırt edebilemem.

She isn't to my taste.

O benim zevkime göre değil.

It has an unpleasant taste.

Bunun hoş olmayan bir tadı var.

Does the soup taste good?

Çorbanın tadı güzelmi?

Tom didn't like the taste.

Tom lezzeti sevmedi.

What does it taste like?

Onun nasıl tadı var?

Did you taste this cake?

Bu pastanın tadına baktın mı?

Sandwiches taste better with jam.

Sandviçin tadı reçelden daha iyidir.

How does this soup taste?

Bu çorbanın tadı nasıl?

Let me have a taste.

Denememe izin ver.

I don't like the taste.

- Tadı hoşuma gitmiyor.
- Tadını sevmiyorum.

Caviar is an acquired taste.

Havyar edinilmiş bir lezzettir.

Distilled water has no taste.

Damıtılmış suyun tadı yoktur.

This doesn't taste very good.

- Bunun tadı çok iyi değil.
- Bunun tadı çok güzel değil.

It's a question of taste.

Bu bir zevk meselesi.

Can you taste the ginger?

Zencefili tadabilir misin?

Did you taste the chicken?

- Tavuğun tadına baktın mı?
- Tavuğu tattın mı?
- Tavuğun tadına baktınız mı?
- Tavuğu tattınız mı?

Did the soup taste good?

Çorbanın tadı güzel miydi?

It doesn't taste like fish.

Tadı balığa benzemiyor.

How does the soup taste?

Çorbanın tadı nasıl?

Does the soup taste OK?

Çorbanın tadı iyi mi?

These grapes don't taste good.

Bu üzümlerin tadı güzel değil.

- The food didn't taste all that bad.
- The food didn't taste that bad.

Yiyeceğin tadı o kadar kötü değildi.

- "Does it taste good?" "Yes, it does."
- "Does it taste good?" "Yeah, it's good."

"Tadı güzel mi?" "Evet, iyi."

He has a taste for meat.

Etin tadını almış bir kere.

The meals don't suit my taste.

Yemekler benim zevkime uymuyor.

You have good taste in music.

İyi bir müzik zevkin var.

Wine is not to my taste.

Şarap bana göre değil.

The taste of love is bitter.

Aşkın tadı acıdır.

His taste in music is superb.

Onun müzik zevki muhteşemdir.

I love the taste of mushrooms.

Ben mantarların tadını severim.

Tom has good taste in art.

Tom sanat konusunda çok zevkli.

This is a matter of taste.

Bu bir zevk meselesi.

Success has neither taste nor smell.

Başarının ne tadı ne de kokusu vardır.

Choice is a matter of taste.

Tercih zevk meselesidir.

This fruit has a bad taste.

Bu meyvenin tadı güzel değil.

This is the taste of victory.

Bu, zaferin tadı.

This actually doesn't taste too bad.

Bunun aslında çok kötü tadı yok.

I love the taste of watermelon.

Karpuzun tadını severim.

The milk has a bad taste.

Sütün kötü bir tadı var.

The gum has lost its taste.

Sakız tadını kaybetti.

- Peaches taste sweet.
- Peaches are sweet.

Şeftaliler tatlı.

This chocolate has a bittersweet taste.

Bu çikolatanın buruk bir tadı var.

That probably doesn't taste too bad.

Muhtemelen onun çok kötü tadı yoktur.

Tom has good taste in music.

Tom'un iyi bir müzik zevki var.

Happiness has no taste without sadness.

Üzüntü olmadan mutluluğun tadı yoktur.

This salad has a lemon taste.

Bu salatanın bir limon tadı var.

Would you care for a taste?

Bir tadımlık ister misin?

These tomatoes don't have any taste.

Bu domateslerin tadı yok.

This coffee has a bitter taste.

Bu kahvenin acı bir tadı var.

What does the special taste like?

Özel lezzet neye benziyor?

This may not suit your taste.

Bu zevkinize uymayabilir.

This design doesn't suit my taste.

Bu dizayn benim zevkime uymaz.