Examples of using "Lacks" in a sentence and their turkish translations:
O sağduyudan yoksundur.
O, onun kararlarında yetersiz.
O deneyimden yoksundur.
Tom disiplinden yoksun.
Tom empatiden yoksun.
O güvenden yoksundur.
Tom kararlılıktan yoksun.
Tom hayal gücünden yoksun.
Tatoeba tasarımcılardan yoksun.
Tom sebattan yoksun.
- Tom kendine güvenmiyor.
- Tom güvenden yoksun.
Tom esneklikten yoksundur.
Tom motivasyondan yoksun.
Tom deneyimden yoksun.
O motivasyondan yoksundur.
O sağduyudan yoksundur.
Bu, incelikten yoksun.
Tom cesaretten yoksun.
Mary sağ duyudan yoksundur.
O, sağduyudan yoksundur.
Bu adam cesaretten yoksun.
Tom sağduyudan yoksun.
Tom duygusal zekadan yoksun.
- Tom'un sosyal yetenekleri yok.
- Tom sosyal yeteneklerden yoksun.
Tom kendi içinde güvenden yoksundur.
Onun tecrübesi yok, değil mi?
Tom deneyimden yoksun, değil mi?
Mutfakta bir bulaşık makinesi yok.
Tom başkalarıyla empati kurmaktan yoksundur.
Kendine güveni yok.
Tom Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor.
Hapishane, temel özelliklerden yoksun.
Kongrede, o da bir oyları da yoktur.
Sorun onun deneyimden yoksun olması.
Tom işi bitirmek için motivasyondan yoksun.
İşi bitirecek motivasyonu yok.
Fransızca çalışmak Tom'un DNA'sında yok.
Kısaca anlatmak gerekirse, onun müzik yeteneği yok.
Tom bir aktör olma yeteneğinden yoksundur.
O, bir aktör olma yeteneğinden yoksundur.
insanoğlunun üçte ikisinin tıbbi görüntüleme erişimi yok.
O işinde oldukça iyidir, ama inisiyatiften yoksundur.
bu evliliğin hukuki olarak yasaklanmasına ilişkin
- Onun hiç sağduyusu yok.
- O sağduyudan yoksun.
Bu adam onun eğitimden yoksun olduğunu görmen için sadece ağzını açmak zorunda.
O hâlâ dilin güzelliği için evrimleşmiş algıdan yoksun.
Babasıyla karşılaştırıldığında, basiretten yoksundur.
Evli bir yazar bekar kalmayı tavsiye ettiği zaman kitabın zayıf noktası güvenirlikten yoksun olmasıdır.