Translation of "Salad" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Salad" in a sentence and their turkish translations:

Salad again?

Yine mi salata?

Here's your salad.

İşte salatan.

- Tom is making a salad.
- Tom makes a salad.

Tom salata yapıyor.

- Could you make the salad?
- Could you prepare the salad?

Salatayı hazırlar mısınız?

- He devoured the herring salad.
- He shoveled down the herring salad.
- He gobbled down the herring salad.

- Ringa balığı salatasını gömdü.
- Ringa balığı salatasını mideye indirdi.

Wolves don't eat salad.

Kurtlar salata yemez.

He likes potato salad.

O patates salatası sever.

She likes potato salad.

Patates salatası sever.

I like potato salad.

Patates salatasını severim.

Laurie ate the salad.

Laurie salatayı yedi.

Let's split a salad.

- Salatayı ortak yiyelim.
- Salatayı paylaşalım.
- Salatayı bölüşelim.

I'd like a salad.

Bir salata istiyorum.

Please bring a salad.

Lütfen bir salata getir.

How is the salad?

Salata nasıl?

I don't like salad.

- Salata sevmiyorum.
- Salata sevmem.

Tom ate the salad.

Tom salata yedi.

I ate the salad.

Salatayı yedim.

I brought a salad.

Bir salata getirdim.

Who brought the salad?

Salatayı kim getirdi?

I'd like some salad.

Biraz salata isterim.

Do you eat salad?

Salata yer misin?

Tom ate his salad.

Tom salatasını yedi.

I love potato salad.

- Patates salatasını severim.
- Patates salatasını seviyorum.

Tom ate Mary's salad.

Tom, Mary'nin salatasını yedi.

Do you like fruit salad?

Meyve salatası sever misin?

Do you want a salad?

Bir salata ister misin?

Tom ate a Greek salad.

Tom bir Yunan salatası yedi.

This salad tastes of lemon.

Bu salatada limon tadı var.

Would you pass the salad?

Salatayı uzatır mısın?

We ate a potato salad.

Bir patates salatası yedik.

She ate a kale salad.

O bir kale salatası yedi.

The salad is very salty.

Salata çok tuzlu.

Can you toss the salad?

Salatayı karıştırabilir misin?

Tom didn't eat his salad.

Tom salatasını yemedi.

They are making a salad.

Onlar bir salata yapıyorlar.

He ate a herring salad.

O bir ringa balığı salatası yedi.

I ate a tuna salad.

Bir ton balığı salatası yedim.

Would you like some salad?

Salata ister misin?

Could you make the salad?

Salata yapar mısın?

Help yourself to the salad.

Salataya buyurun.

There's no salad oil left.

Salata yağı kalmadı.

What's your favorite salad dressing?

Favori salata sosunuz nedir?

We could make potato salad.

Patates salatası yapabiliriz.

This salad is so good.

Bu salata çok iyi.

We could make a salad.

Bir salata hazırlayabiliriz.

This salad is really good.

Bu salata gerçekten iyi.

Tom didn't like Mary's salad.

Tom, Mary'nin salatasını beğenmedi.

Did you enjoy the salad?

Salatadan hoşlandın mı?

Tom made a healthy salad.

Tom sağlıklı bir salata hazırladı.

I ate steak and salad.

Biftek ve salata yedim.

I'm making a fruit salad.

Bir meyve salatası yapıyorum.

Mary didn't eat her salad.

Meri salatasını yemedi.

She didn't eat her salad.

Salatasını yemedi.

- Would you like some more salad?
- Would you like a little more salad?

Biraz daha salata ister misin?

Just tastes like a spiky salad.

Tadı dikenli bir salata gibi.

She fried fish in salad oil.

Salata yağında balık kızarttı.

She heaped her plate with salad.

Tabağını salatayla tepeleme doldurdu.

Bring her a plate of salad.

Ona bir tabak salata getir.

Can you make a tasty salad?

Lezzetli bir salata yapabilir misin?

Please help yourself to the salad.

Lütfen salata alın.

Tom can't even make a salad.

Tom bir salata bile yapamaz.

I ate a salad for lunch.

Öğle yemeği için bir salata yedim.

My mother often makes pasta salad.

Annem sık sık makarna salatası yapar.

I'm not eating this potato salad.

Bu patates salatasını yemeyeceğim.

Come help me make the salad.

Salatayı yapmama yardım etmeye gel.

What kind of salad is this?

Bu ne tür salata?

A horse doesn't eat cucumber salad.

Bir at hıyar salatası yemez.

Mary ate a grilled chicken salad.

Mary ızgara tavuk salatası yedi.

I ate a salad for dinner.

Akşam yemeği niyetine salata yedim.

This salad has a lemon taste.

Bu salatanın bir limon tadı var.

This salad is not sour enough.

Bu salata yeterince ekşi değil.

This potato salad wants boiled eggs.

Bu patates salatası haşlanmış yumurta istiyor.

The potato salad wants boiled eggs.

- Patates salatası haşlanmış yumurta ister.
- Patates salatasına haşlanmış yumurta konmamış.

We dined off steak and salad.

Biz biftek ve salata yedik.

It comes with soup or salad.

Çorba veya salata ile geliyor.

Tell Tom to bring a salad.

Tom'a salata getirmesini söyle.

My mother often makes potato salad.

Annem sık sık patates salatası yapar.

This salad could use some salt.

Bu salatada biraz tuz kullanılabilir.

Why don't we split a salad?

Neden salatayı bölmüyoruz?

We have no salad in the bowl.

Kasede hiç salatamız yok.

Does that price include soup and salad?

O fiyata çorba ve salata dahil mi?

Would you like a little more salad?

Biraz daha salata ister misin?

Teach them how to make a salad.

Onlara bir salata nasıl yapılır öğret.

He likes to eat salad with meat.

O, etli salata yemekten hoşlanır.

Tom is shaking salt on his salad.

Tom onun salatasına tuz serpiyor.

Should I bring a salad or something?

Size bir salata mı yoksa başka bir şey mi getirmeliyim?

I got a takeout salad for lunch.

Öğle yemeği için bir paket salata aldım.

Put the tomato salad in the refrigerator.

Domates salatasını buzdolabına koy.

I bought a bottle of salad oil.

Bir şişe salata yağı aldım.

They'd like sandwiches, salad, and juice, also.

Onlar sandviç, salata istiyor, ve meyve suyu da.

What do you like on your salad?

Salatanda ne seversin?

Mary made a kale and quinoa salad.

Mary bir kıvırcık lahana ve kinoa salatası yaptı.