Translation of "Promises" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Promises" in a sentence and their turkish translations:

Keep your promises.

Sözlerini tut.

- He never breaks promises.
- He never breaks his promises.

O asla sözünden dönmez.

- You should carry out your promises.
- You should deliver on your promises.
- You should fulfill your promises.

Sözlerini yerine getirmelisin.

I can't make promises.

Söz veremem.

Tom never breaks promises.

Tom asla sözünden dönmez.

I always keep promises.

Ben her zaman sözlerimi tutarım.

I made no promises.

Herhangi bir söz vermedim.

I kept my promises.

Ben sözlerimi tuttum.

We keep our promises.

Biz sözümüzü tutarız.

Kazuko broke her promises.

Kazuko sözünden döndü.

Mary broke her promises.

Mary sözünden döndü.

He betrayed his promises.

O sözlerini tutmadı.

You shouldn't break promises.

Sözünden dönmemelisin.

Tom often breaks promises.

Tom sık sık sözünden döner.

He often breaks promises.

Çoğu zaman sözünde durmaz.

- Promises are things that must be kept.
- Promises should be kept.

Sözler tutulmalıdır.

- I have always kept my promises.
- I've always kept my promises.

Ben her zaman sözlerimi tuttum.

- You should make good on your promises.
- You should keep your promises.

Sözlerini tutmalısın.

- Don't make promises that you cannot keep.
- Don't make promises you can't keep.
- Don't make promises that you can't keep.

Tutamayacağın sözler verme.

The sky promises fair weather.

Gökyüzü güzel hava vaadediyor.

He always fulfills his promises.

Kendi sözlerini her zaman tutar.

Many promises had been made.

Birçok sözler verilmiş.

He always keeps his promises.

- O her zaman sözlerini tutar.
- O, sözlerini her zaman tutar.

You shouldn't break your promises.

Sözlerinden dönmemelisin.

Tom often breaks his promises.

Tom sık sık sözünde durmaz.

I can't make any promises.

Ben herhangi bir söz veremem.

Tom makes lots of promises.

Tom çok söz verir.

Tom never breaks his promises.

Tom asla sözünden dönmez.

Politicians should keep their promises.

Politikacılar sözlerini tutmalı.

Bill often breaks his promises.

Bill sık sık verdiği sözleri tutmaz.

I'm not making any promises.

Ben herhangi bir söz vermiyorum.

Tom usually keeps his promises.

- Tom genellikle sözünün tutar.
- Tom genellikle sözünü tutar.
- Tom genellikle sözüne sadıktır.

One should keep one's promises.

- Birinin sözlerini tutması gerekir.
- Biri sözlerini tutmalı.
- İnsan sözlerini tutmalı.

Tom always keeps his promises.

Tom her zaman sözünü tutar.

I always kept my promises.

Ben hep sözlerimi tuttum.

Promises have to be kept.

Sözler tutulmak zorundadır.

Tom doesn't keep his promises.

Tom sözlerini tutmuyor.

I didn't make any promises.

Ben herhangi bir söz vermedim.

You don't keep your promises.

Sözlerini tutmuyorsun.

We've heard those promises before.

Bu sözleri daha önce duyduk.

Hell is paved with promises.

Cehennem vaatlerle döşelidir.

She always fulfills her promises.

O her zaman sözlerini yerine getirir.

I can make no promises.

Hiç söz veremem.

I always keep my promises.

Ben her zaman sözlerimi tutarım.

He always kept his promises.

O her zaman sözlerini tuttu.

Fadil can't tolerate broken promises.

Fadıl kırık vaatlere tahammül edemez.

Tom always kept his promises.

- Tom sözünü hep tuttu.
- Tom verdiği sözleri hep tutmuştur.
- Tom sözüne her daim sadık olmuştur.

Tom always fulfills his promises.

Tom her zaman sözlerini yerine getirir.

We don't make any promises.

Vaat etmiyoruz.

- Promises don't fill up your stomach.
- Your stomach won't be full from promises.

- Miden sözlerden dolu olmayacaktır.
- Lafla peynir gemisi yürümez.
- Lafla karın doymaz.

Tom often doesn't keep his promises.

Tom sık sık sözünü tutmaz.

Promises are made to be broken.

Sözler tutulmamak için verilir.

You should carry out your promises.

Sözlerini gerçekleştirmelisin.

Bill often doesn't keep his promises.

Bill sık sık sözlerini tutmaz.

Many politicians don't keep their promises.

Birçok politikacı sözlerini tutmuyor.

He's someone who keeps his promises.

O sözünü tutan biridir.

I think keeping promises is important.

Sanırım, söz tutmak önemlidir.

I really can't make any promises.

Gerçekten bir söz veremem.

He is sincere in his promises.

O sözlerinde samimidir.

He promises not to drink anymore.

Artık içmemeye söz veriyor.

She tends to forget her promises.

Verdiği sözleri unutmaya meyillidir.

That the politicians keep their promises.

Politikacılar sözlerini tutarlar.

He carried out all his promises.

O, bütün sözlerini tuttu.

I try to keep my promises.

Ben sözlerimi tutmaya çalışıyorum.

We try to keep our promises.

Biz sözlerimizi tutmaya çalışıyoruz.

- You must keep the promises you make.
- You must keep the promises that you make.

Verdiğin sözleri tutmalısın.

Many politicians fail to keep their promises.

Birçok politikacı sözünü tutamaz.

An evening glow often promises good weather.

Akşam parıltısı genellikle güzel hava habercisidir.

None of their promises have been kept.

Sözlerinden hiçbiri tutulmadı.

You really should keep your promises, Tom.

Gerçekten sözlerini tutmalısın, Tom.

Tom breaks more promises than he keeps.

Tom tuttuğundan daha fazla sözünden döner.

A timely snow promises a good harvest.

Zamanında kar iyi bir hasat vaat ediyor.

One shouldn't make promises one can't keep.

Bir insan tutamayacağı sözler vermemeli.

He often forgets to keep his promises.

O sık sık sözlerini tutmayı unutur.

She advised him to keep his promises.

O ona sözünü tutmasını tavsiye etti.

Promises are things that must be kept.

Sözler tutulması gereken şeylerdir.

Tom is someone who keeps his promises.

Tom sözlerini tutan biridir.

I try to always keep my promises.

Ben her zaman sözlerimi tutmaya çalışıyorum.

Tom advised Mary to keep her promises.

Tom, Mary'den sözlerini tutmasını tavsiye etti.

- Do you keep all the promises you make?
- Do you keep all the promises that you make?

Verdiğin bütün sözleri tutar mısın?

- A man who breaks his promises cannot be trusted.
- A man who breaks his promises can't be trusted.

Sözlerini tutmayan bir insana güvenilemez.

Tom makes lots of promises he doesn't keep.

Tom tutmayacağı bir sürü söz verir.

Promise me that you will fulfill your promises.

Sözlerini yerine getireceğine dair bana söz ver.

I wasn't the only one who made promises.

Vaatlerde bulunan tek kişi ben değildim.

- You broke your promise.
- You broke your promises.

Sözünden döndün.

Layla taught Fadil the price of breaking promises.

Leyla sözünü tutmamasının bedelini Fadıl'a öğretti.

People who break their promises can't be trusted.

Sözünü tutmayan insanlara güvenilemez.

- I don't want to make promises I can't keep.
- I don't want to make promises that I can't keep.

Tutamayacağım sözler vermek istemiyorum.

- Tom almost always does what he promises he'll do.
- Tom almost always does what he promises that he'll do.

Tom neredeyse her zaman yapmaya söz verdiği şeyleri yapar.

I'll see what I can do, but no promises.

Ne yapabileceğime bakacağım, ama söz vermiyorum.

Tom almost always does what he promises to do.

Tom yapmaya söz verdiği şeyi neredeyse her zaman yapar.

There are many politicians who don't keep their promises.

Sözlerini tutmayan birçok politikacı var.

You can trust her, she always keeps her promises.

Ona güvenebilirsin, o her zaman sözlerini tutar.

Don't make promises that you don't intend to keep.

Tutmak niyetinde olmadığın sözler verme.