Translation of "Postcard" in Turkish

- Send me a postcard.
- Drop me a postcard.

Bana bir kartpostal gönder.

There's a postcard here.

Burada bir kartpostal var.

- Tom sent Mary a postcard.
- Tom sent a postcard to Mary.

Tom Mary'ye bir kartpostal gönderdi.

She handed me a postcard.

O bana bir kartpostal verdi.

Thanks for the pretty postcard.

Güzel kartpostalın için teşekkürler.

I'll send Tom a postcard.

Tom'a bir kartpostal göndereceğim.

Please send me a postcard.

- Lütfen bana bir kartpostal gönder.
- Lütfen bana bir kartpostal gönderin.
- Bana bir kartpostal gönder lütfen.

This postcard is from Australia.

Bu kartpostal Avustralya'dan.

I'll send you a postcard.

Sana bir kartpostal göndereceğim.

He gave me a postcard.

O, bana bir kartpostal verdi.

I'll send them a postcard.

Onlara bir kartpostal göndereceğin.

I'll send him a postcard.

Ona bir kartpostal göndereceğim.

I'll send her a postcard.

Ona bir kartpostal göndereceğim.

She sent him a postcard.

O ona bir kartpostal gönderdi.

It's like a living postcard.

Yaşayan bir kartpostal gibi.

Tom is reading a postcard.

Tom bir kartpostal okuyor.

My parents sent me a postcard.

Ebeveynlerim bana bir kartpostal gönderdiler.

Thank you for your beautiful postcard.

Güzel kartpostalın için teşekkürler.

I received a postcard from abroad.

Yurt dışından bir kartpostal aldım.

I didn't even get a postcard.

Bir kartpostal bile almadım.

- Tom sent me this postcard from Boston.
- Tom sent this postcard to me from Boston.

Tom bana bu kartpostalı Boston'dan gönderdi.

- I'm going to write Tom a postcard.
- I'm going to write a postcard to Tom.

Tom'a bir kartpostal yazacağım.

Tom sent a picture postcard to Mary.

Tom, Mary'ye bir kartpostal resmi gönderdi.

Tom sent Mary a postcard from Boston.

Tom, Mary'ye Boston'dan bir kartpostal gönderdi.

I'll send you a postcard from Boston.

Sana Boston'dan bir kartpostal göndereceğim.

Dan didn't even send Linda a postcard.

Dan, Linda'ya bir kartpostal bile göndermedi.

She sent him a postcard from Boston.

Ona Boston'dan bir kartpostal gönderdi.

I'll send you a postcard from Australia.

- Sana Avustralya'dan kartpostal göndereceğim.
- Size Avustralya'dan kart gönderirim.

On the postcard, you can see a church.

Kartpostalda bir kilise görebilirsin.

I'd like to send this postcard to Japan.

Bu kartpostalı Japonya'ya göndermek istiyorum.

Tom didn't even send a postcard to Mary.

Tom, Mary'ye bir kartpostal bile göndermedi.

I want to send this postcard to Japan.

Bu kartpostalı Japonya'ya göndermek istiyorum.

The postcard was finally delivered after 37 years.

Kartpostal nihayet 37 yıl sonra teslim edildi.

- I showed Tom the postcard I got from Mary.
- I showed the postcard I got from Mary to Tom.

Mary'den aldığım kartpostalı Tom'a gösterdim.

I received a postcard from my friend in Lyon.

Lyon'daki arkadaşımdan bir kartpostal aldım.

- A friend of mine asked me to send her a postcard.
- A friend of mine asked me to send him a postcard.

Bir arkadaşım ona bir posta kartı göndermemi rica etti.

A friend of mine asked me to send her a postcard.

Bir arkadaşım ona bir kartpostal göndermemi rica etti.

She sent me a postcard that said she hates the smell of animals.

Bana hayvanların kokusundan nefret ettiğini yazdığı bir kartpostal göndermiş.

- My father has gone out to buy a postcard.
- My father has gone out to buy postcards.

Babam kartpostal almak için dışarı gitti.

I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.

Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bahane olarak kullanabileceğim Japon kartpostal koleksiyonum var.