Translation of "Poorly" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Poorly" in a sentence and their turkish translations:

It ended poorly.

Kötü sona erdi.

You look poorly.

Hasta görünüyorsun.

I handled it poorly.

Onu yetersiz şekilde idare ettim.

He is poorly educated.

O kötü eğitimlidir.

They are poorly educated.

Onlar kötü eğitimli.

Ford was poorly educated.

Ford kötü eğitim gördü.

Tom is poorly educated.

Tom yetersiz eğitimliydi.

My watch works poorly.

- Saatim iyi çalışmıyor.
- Saatim zayıf işliyor.

This rope is poorly attached.

Bu halat gevşek bağlanmış.

I speak Esperanto very poorly.

Ben Esperanto'yu çok kötü bir biçimde konuşuyorum.

The assault was poorly coordinated.

Saldırı kötü bir şekilde koordine edildi.

I speak it very poorly.

Ben onu çok kötü biçimde konuşuyorum.

I love the poorly educated.

Eğitim seviyesi düşük insanları seviyorum.

I did poorly at school.

Okulda notlarım düşüktü.

The lubrication system was poorly designed.

Yağlama sistemi kötü dizayn edilmişti.

Tom did poorly on the test.

Tom testte kötü şekilde yaptı.

- She felt poorly.
- She felt bad.

O kötü hissetti.

As always, you have understood poorly!

Her zaman olduğu gibi, kötü anladın!

Layla treated her son Sami poorly.

Leyla, oğlu Sami'ye kötü biçimde davranıyordu.

A healthy person is a poorly examined sick person.

Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.

It's better to do nothing than to do something poorly.

Hiçbir şey yapmamak, hata yapmaktan daha iyidir.

A policeman is too poorly armed to go to war.

Bir polis savaşa gitmek için çok kötü silahlanmıştır.

How poorly distributed the antivenoms are, and how patchy the antivenom efficacy is.

panzehirlerin dağıtımının kötü olması ve panzehir etkisinin tutarsız olmasının

One problem translators face is that sometimes the source document is poorly written.

Çevirmenlerin karşılaştığı bir sorun kaynak belgenin kötü yazılmasıdır.

Suchet found his troops to be poorly supplied, ill-disciplined and low in morale.

Suchet, birliklerinin yetersiz tedarik edildiğini, disiplinsiz olduğunu ve morallerinin düşük olduğunu gördü.

- I speak French very poorly.
- I'm terrible at speaking French.
- I speak French very badly.

Çok kötü bir şekilde Fransızca konuşuyorum.

I can understand many foreign languages, but I speak them poorly or not at all.

Birçok yabancı dili anlayabiliyorum, ama ben bunları ya kötü konuşuyorum ya da hiç konuşmuyorum.

It's no wonder Tom's sleeping poorly; he drinks up to twelve cups of coffee a day.

Tom'un yetersiz uyuması şaşılacak bir şey değil; o, günde on iki fincana kadar kahve içer.