Translation of "Personalities" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Personalities" in a sentence and their turkish translations:

People have different personalities.

İnsanların farklı kişilikleri var.

I always liked strange personalities.

Tuhaf şahsiyetleri hep sevdim.

Address issues rather than personalities.

Kişiliklerden daha çok konuları konuşun.

I don't like women without personalities.

Kişiliksiz kadınlardan hoşlanmıyorum.

Tom and Mary have different personalities.

Tom ve Mary'nin farklı kişilikleri var.

Tom and Mary have very different personalities.

Tom ve Mary'nin çok farklı kişilikleri var.

Mary and her sister have different personalities.

Mary ve kız kardeşinin farklı kişilikleri vardır.

Tom and his brother have different personalities.

Tom ve erkek kardeşinin farklı kişilikleri var.

Although they were twins, they were of opposite personalities.

İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.

People who have similar personalities feel sympathy for one another.

Benzer kişiliğe sahip insanlar birbirlerine sempati duyar.

Tom and Mary are twins, but their personalities are quite different.

Tom ve Mary ikizler, ama kişilikleri oldukça farklı.

We don't know if the problem is in the seat or in the personalities

sorun koltukta mı kişiliklerde mi bilemiyoruz

If you take a close look, you'll find that your friends and you have similar personalities.

Eğer yakından bakarsanız arkadaşlarınızın ve sizin benzer kişilikleriniz olduğunu keşfedeceksiniz.

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.

Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.

Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.

Despite their truth, sayings like "carpe diem", "live for yourself" and "know your worth" have degenerated into cliches for justifying rudeness, oddness, and apathy, at the hands of TV personalities and columnists. That is what is called "educated ignorance".

"Geçmişi ve geleceği bırak, gününü yaşa", "nasıl hissediyorsan öyle davran", "başkaları için değil kendin için yaşa", "sen de herkes kadar değerlisin, düşüncelerin ve duyguların da onlar kadar değerlidir" gibi aslında hiç de yanlış olmayan felsefi yargılar, köşe yazarlarının ve sunucuların elinde ve dilinde, toplumsal geleneklere, göreneklere, kültüre ve dile aykırı bireysel davranışların, nezaketsizliklerin, terbiyesizliklerin ve kültürsüzlüklerin yani "öğrenilmiş cehaletin" gerekçeleri olmaktadır.